Konuşuyoruz desem konuşmuyoruz da
Ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz üstelik
Birbirimize bakarak
Ne seviyoruz ne de sevmiyoruz birbirimizi
Ne varız ne de yokuz gerçekte
İki lamba gibiyiz,
İki ayrı yerinde aydınlatan odayı
Değilsek de yakın birbirimize
Uzak da sayılmayız büsbütün
Gökyüzünde iki uçurtmayız başıboş
Yan yanayızdır sadece...
Boş verdim ben,olduğu gibi bırakıyorum dağınıklığımı.Mutluluğu karmaşamda arıyorum,mesela artık kırılmıyorum.Yoksun kalmıyorum düşlerden,düşsem de ağlamıyorum.Bana düşen paydanın anını yaşıyorum elinize sağlık,ben bile artık kendimi tanımıyorum.
Kediler neden nankör diye bilinir biliyor musunuz?
Çünkü kediler veren elin aracı olduğunu bilir, rızkın Allah'tan geldiğine inandığı için hiçbir kula minnet etmezler.
Ben hep mücadelemi insanları affetmek üzerine kurmuşum ama en büyük hatayı da burada yapmışım.Aslında sahip olduğum tek öfke kendimeymiş.Nasıl inandım,nasıl yanıldım,nasıl değer verdim,nasıl göremedim ve daha binlerce nasıl ve neden kelimesiyle günlerimi gecelerimi zehir etmişim.
Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran.Evet ne söyledim,ne yazdımsa hep senin içindi.Yanlış,çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim.Ben,her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim.Evet, her şeye rağmen seviliyordum,sevildiğimi de bilmiyor değildim;fakat bu bana kâfi gelmedi.İstedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkan yok- ona yakın sevileyim.Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı? Zannnetmem Kâmran. Ben küçük ,cahil bir kızdım.Sevmenin kendini sevdirmenin de bir yolu var,değil mi Kâmran? Halbuki ben bunları hiç,hiç bilmiyordum.