Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran.Evet ne söyledim,ne yazdımsa hep senin içindi.Yanlış,çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim.Ben,her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim.Evet, her şeye rağmen seviliyordum,sevildiğimi de bilmiyor değildim;fakat bu bana kâfi gelmedi.İstedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkan yok- ona yakın sevileyim.Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı? Zannnetmem Kâmran. Ben küçük ,cahil bir kızdım.Sevmenin kendini sevdirmenin de bir yolu var,değil mi Kâmran? Halbuki ben bunları hiç,hiç bilmiyordum.
Feride,hayata karıştığın üç sene içinde insanın ne mal olduğunu anladın sanıyorsun değil mi?
Nafile,şu altmış seneye yakın hayatımda ben bile anlayamamışım.
Fakat nafile,öyle hissediyorum ki, içimde müebbetten kırılmış bir şey var.Eski sıhhatimi,bana her şeyi hoş gösteren eski neşemi artık bulamayacağım.Gülerken ağlıyorum,ağlarken gülüyorum;dakikam dakikama uymuyor.
Ben sana asıl niçin acıyorum,biliyor musun? Bir derde uğradığın vakit,asıl teselli edilecek kendin olduğunu unutuyor,başkalarını teselliye başlıyorsun.