Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı, bilgelikle mucizeler yaratılabilir, ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez.
Genetik konusu biyolojide, olasılık matematikte öğretiliyor, oysa biri aslında diğerinin uygulaması. Fizik, cebirden ve kalkülüsten ayrı bir ders, oysa onların doğrudan bir uygulaması. Kimya fizikten ayrılmış, halbuki aynı olayları farklı düzeylerde ele alıyorlar.
Eğitim söz konusu olduğunda teknolojiden korkmamak, onu kucaklamak gerek; akıllı ve duyarlı bir şekilde kullanıldığında, bilgisayar temelli dersler aslında öğretmenlere daha fazla öğretme fırsatı sunuyor, sınıf da edilgin oturma yeri olmaktan çıkıp yardımlaşma atölyesine dönüşüyor.
Ne kadar bilgili, okuyan, soran, araştıran biri olduğun önemli değil, hatta öyle biri olmak ayıp, gençsen inek damgası yersin, yetişkinsen fazla entel dantel bulunursun, çünkü aptallık para eder oldu.
Bu zamansızlık, bu koşuşturma, keyifleri minik zamanlara sıkıştırma ve özellikle keyiflerden dolayı suçluluk hissetme hali bir kısmımıza çocukluktan miras...
Biliyor musunuz, çalışan anneler çocuklarıyla ilgili izinler kullandıkları için kendilerini suçlu hissediyor, bu açığı kapatabilmek için çok daha fazla çalışıyorlar. Hastayken işe geliyor, yasal izinlerini kullanmaktan kaçınıyorlar.