Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Neden birbirimizi tanıdık? Bunu hangi rastlantı istedi? Çünkü sonsuzlar içinde, birbiriyle birleşmek için akan iki nehir gibi, birbirimize doğru ittiler de ondan."
Sayfa 163 - Anonim YayıncılıkKitabı okuyor
Rodolphe karşılık verdi: "Ama iki türlü ahlâk vardır; küçüğü uyulan, yani insanlarınki, durmadan değişeni, yaygaralar koparanı, şu aşağıda gördüğümüz budalalar topluluğu gibi, yerde çabalar, tepinir dururlar. Ama öteki, ölümsüz olanı, her yerdedir; üstümüzdedir; bizi çevreleyen manzara, bize ışık veren mavi gökyüzü gibidir."
Sayfa 160 - Anonim YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
Rodolphe: "Bir gün gelir." diye tekrar etti. "Bir gün aniden, tam umudumuzu kestiğimiz sırada. O zaman ufuklar aralanır; 'burada!' diye bağıran bir ses gibidir. Bir kimseye hayatınızın sırlarını dökmek, ona her şeyi vermek, onun için her şeyi feda etmek ihtiyacını duyarsınız.İçinizdekileri anlatmaya ihtiyacınız yoktur, birbirlerini anlarlar.Birbirlerini rüyalarda görürler.
Sayfa 159 - Anonim YayıncılıkKitabı okuyor
Kocaman, mavi gözleri bulutlara dikilmişti. Emma'ya üzerine gökyüzü vurmuş dağ göllerinden daha duru görünmüştü.
Sayfa 114 - Anonim YayıncılıkKitabı okuyor
Bunların herbiri, hayatında yeni bir cümlenin başlangıcı olmuştu. Hiçbir şeyin farklı yerlerde aynı görüneceğine inanmıyordu ve ömrünün yaşadığı kısmı kötü olduğundan, şüphesiz geriye kalan daha iyi olacaktı.
Sayfa 95 - Anonim YayıncılıkKitabı okuyor
Mutluluk, galiba her arzuyu ümitsizliğe sürüklemek için uydurulmuş bir yalandı.
Reklam
Kitapta kadınların konumuna yapılan bir sonraki değinme bundan iki yüz yıl sonrasına, yani Stuartlar dönemine aitti. Orada da şöyle yazıyordu: "Üst ve orta sınıftan olan kadınların kendi kocalarını seçmeleri hâlâ istisnai bir olaydı. Koca bir kere seçildikten sonra, yasaların ve geleneklerin elverdiği ölçüde kadının hem efendisi, hem de
Çünkü, Mösyö Homais'nin felsefi inançları, sanat vadisindeki hayranlıklarına engel olmaz ve düşünürlüğü, hassaslığını boğmazdı; farkları gözetmesini bilir, hayal ile taassubu birbirine karıştırmazdı. Örneğin, Athalie tragedyasındaki fikirleri kınamakla beraber üsluba hayrandı: eserin ruhuna lanet ediyorsa da bütün ayrıntıları alkışlar, şahıslara öfkelendiği halde onların nutukları ile coşardı. Onun başlıca güzel parçalarını okudukça heyecana kapılır, fakat papaz alayının o parçalardan kendi melanetleri için faydalandıklarını düşündükçe yüreğini üzüntü kaplardı; öyle ki, ruhunu saran bu birbirine aykırı hisler arasında kararsız, hem Racine'e iki eli ile taç giydirmek, hem de onunla Şöyle bir çeyrek saat tartışmak isterdi.
Sayfa 93 - Mösyö HomaisKitabı okuyor
Bir kimsenin ölümünden sonra, hiçliğin bu geri tepmesini kavramak ve inanmaya katlanmak o kadar zordur ki, ortalığa daima şaşkınlık gibi bir şey yayılır.
Sayfa 359Kitabı okudu
Birinin ölümünden sonra ortalığa şaşkınlık gibi bir şey dağılır her zaman, hiçliğin bu birdenbire gelişini anlamak ona inanmaya boyun eğmek öylesine güçtür.
Sayfa 377Kitabı okudu
Reklam
İnsan , hiçbir şeye karşı ilgisi, hiçbir şeyden umudu kalmayınca, hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilir gibi olur.
Bazen kafanızda belli belirsiz bir düşünce ya da silik ve karanlık bir hayal belirir. Bir de bakarsınız ki elinizdeki kitapta bütün bunlar en ince ayrıntısına kadar anlatılmıştır.
Artık yaşamamak, yahut uyanmaksızın hep uyumak istiyordu.
Alabildiğine uzun bir alışkanlığın belirsiz özlemi her şeyi siliyordu.
Sayfa 296Kitabı okudu
... bir alacakaranlık zihnine çökmüştü, dünyanın bütün gürültülerinden ancak şu zavallı kalbin, uzaklaşan bir senfoninin son yankısı gibi tatlı ve belirsiz, kesik kesik şikayetini işitebiliyordu.
Sayfa 350
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.