Doğada olmak bize şunu çok iyi hatırlatır: Her şeyin ötesinde kâinatta bir zerreyiz ve çok kıymetliyiz.
Şeyh Galip’in dediği gibi:
“Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen,
Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen.”
Birbirine bu kadar yakın olmak ama aynı zamanda sanki dünyalar arası bir uzaklıkta yaşamak…
Aynı çatı altında gizlenen gerçekler, derinlere gömülmüş duygular...
Herkesin bildiği gerçeklerin arasında, sessizliği tercih etmek, kimseye anlatmamak için çırpınmak; ya da sessiz kalmak mecburiyetinde bırakılmak…
Aile içinde dışarıdan bakıldığında bütünlük gibi gözüken şeyin, aslında içerideki karmaşanın ve çatlakların ardında ne kadar farklı bir hikaye barındırabileceğini anlatmış.
En güvenli kapının bile bazen içi boş, kilit tutmayan bir geçit olduğunu fark etmek...
Hatta hiç ummadığınız ya da önemsemediğiniz birinin, yüreğinize en şifalı merhem olabileceği gerçeğiyle yüzleşmek.
Şermin Yaşar'ın kalemindeki bu roman, kendisinin tüm hikayelerini okumuş biri olarak bence benzersiz bir dokunuş taşıyor.
"Söyleme Bilmesinler", konusuyla sizi içine çeken, duygusal bir yolculuğa davet eden bir başyapıt. Uzun bir süredir bir kitap sebebiyle bu kadar duygusal olmamıştım. Şermin Yaşar'ın edebî zarafeti ve güzel yüreği, her satırda bir yıldız gibi parlıyor. Her zamanki gibi kalemine hayran kalmamak elde değil. Teşekkürler