Kalemin Hafızasından Mektuplar (üç)
Sevgili Madam, sevgili Eirene. Bana bir geçmiş bahşettiğin için öncelikle memnunum. Hayatıma verdiğin yön olmasaydı nerede olurdum bilmiyorum. Çocukluk anılarım, okul anılarım, askerlik anılarım herkesinkiler gibiyken sen beni diğerlerinden ayıran en büyük nüans oldun. Kalbimin daha önce varlığından haberdar olmadığım yanlarıyla karşılaştım. Gerçekliğin ve amacın tek vücuda sığışmış hali gibisin. Var olduğun için kime veya neye minnet duymalıyım bilmiyorun ama varlığıma tek kanıt olduğun içinde sana ayrıca müteşekkirim. Vardın, varsın ve daima var olacaksın.
Karakterini geliştiren, içinde doğasından gelen şeyleri çoğullaştıran detayları vardır insanın. Yere daha sağlam, daha organize, daha donanımlı basmasını sağlayan küçük parçalar keşfeder farklı farklı etkileşimlerinde. Sen tümünü kendi sınırları içinde yaratmış ve büyütmüş nadir oluşumlardan birisin. Seni tanıdığım ve farkına vararak hiç geç kalmadan seni özümsediğim için çok huzurluyum. Böyle bir rastlantı her insana nadip olmaz biliyorum..
Sevgili Madam, sevgili dialektiğin ilk çağ oratoryosu. Ne çok insanlardı, etrafımızı sarmak, kent olmak adına merkezlerinde hapsolduğumuz ne büyük anomi. Bizi bir arada tutan şeylerin parçalanmasını en ön koltuktan izlerken, birbirimiz arasına yavaş yavaş gerilen sonbaharın mülteci yangınında bir çok anlamımızı kendimizi kpruyabilmeo adına bencilce feda ettik. İmge ve ironilerden yardım istedik ama kaçınılmaz agrafi ve afazi içinde sıfır kilometre ifadesizlik araçları olduk çıktık. Başa dönebilsek herşey farklı olur muydu bazen çok merak ediyorum. Sanırım bunun cevabı yok..