"Rızıklandırdığımız" buyruğuyla işaret edilmektedir ki elinizde bulunan mal-
lar ne kendi kuvvetinizle elde ettiğiniz şeylerdir ne de mutlak egemenliği size aittir.
Onlar Allah'ın size ihsan ettiği ve nimet olarak bağışladığı bir rızıktır. Mademki O size bu nimeti ihsan edip kullarından pek çok kimseden sizi üstün kılmış, siz de size
vermiş olduğu bu nimetlerin bir bölümünü vermek suretiyle Allah'a şükredin ve
mahrum olan kardeşlerinizi gözetin
Mademki artık koskoca insanım, yarın, öbür gün işine başlayacak bir hocayım; o halde kendimden, çocukluğumdan hiçbir iz, eser bırakmamaya çalışmalıyım.
Ona kalbimi verdim, aldı didik didik edip öldürdükten sonra gerisingeri bana fırlattı. İnsan yüreğiyle duyar, Ellen; mademki benim yüreğimi paralayıp yok etti, artık ona acımak elimde değil.
Nereye böyle bulut abla?
Az bekle, beraber gideriz;
Ben de buralı değilimdir.
Mahzun durursun ağaç kardeş?
Galiba şikâyet rüzgârdan!
Anlaşıldı dert ortağıyız.
Öyle ne daldın leylek amca?
Efkârın mı var akşam akşam?
O halde benden sayılırsın.
Mademki hep aşina çıktık,
Bir âlem yapsak mı dersiniz?
Her zaman bulunmaz bu mehtap!
Mademki zamansız bir ölüm ruhumun yarısı olan sizi alıp götürdü, yeryüzünde varlığınızın yarısından, en aziz parçasından yoksun yaşamanın ne anlamı var? O gün ikimiz birden öldük...
Samimi değilsin, yalan söylüyorsun demiyorum, fakat mademki benim kadınları pek iyi tanıdığımı söylüyorsun, şu fikrime lütfen dikkat et: Kadınların bir karakteri vardır, her şeyi mübalağa ederler, bütün zaafları, kuvvetleri, cazibeleri, büyükleri, küçüklükleri bu muvazenesizlikten ileri gelir. Sen de şimdi bu muvazenesizliğe düşüyorsun, vakaları tahrif ediyorsun, maziyi yanlış hatırlıyorsun, olan biten şeylerin sebeplerini ve neticelerini yanlış tahlil ediyorsun.