Kapitalist toplumda, doların, insan hayatından daha değerli tutulduğu çok görülür.
1947 yılının 25 Martında, Centralia madenindeki patlamada ölen 111 kişinin cesedi, bu gerçeğin acıklı kanıtıdır.
Bu 111 kişi ölmeyebilirdi. Madeni işletenler, ocağın güvenli olmadığım biliyorlardı, çünkü, hem devlet, hem federal maden müfettişleri, bu durumu tekrar tekrar bildirmişlerdi.
Illinois eyaleti valisi Dwight Green de madende çalışma güvenliğinin olmadığını biliyordu.
Biliyordu çünkü 1946 yılı 9 Martında, Birleşmiş Maden işçileri Yerel Sendikası yetkililerinden bir mektup almıştı, mektup, madende çalışanların isteği üzerine yazılmıştı, ve şöyle diyordu: "... Vali Green, canımızı kurtarmanız için size yalvarıyorum; lütfen, maden ve mineraller şubesinin, Centralia Kömür Şirketinin 5 numaralı ocağında yasaları uygulatmasını sağlayınız. ... Bunu, Kentucky ve Batı Virginia’da olduğu gibi bir patlama olmadan sağlayınız. ..."
Bir yıl sonra bu mektubu imzalayanlardan dört kişiden üçü öldü. Evet, valiye önlenmesi için yalvardıkları patlamada öldüler.
Patlamadan sonra, bir Devlet araştırma komisyonu, madeni denetlemekten sorumlu William H. Brown’a, ocağa niçin bir havalandırma donanımı konmadığını sordu.
Alınan karşılık, "Bunun, bizim madenimiz için ekonomik olmadığını düşünmüştük." idi.
Komite, "Yani masrafa katlanmak istemediğinizi mi söylemek istiyorsunuz?" diye sordu. Brown, "Evet, öyle." diye karşılık verdi.
Dolar ile hayat karsı karşıya geldiler dolar kazandı.