Bartın’da ölen madenciler için
yerin derinliklerinden geldiler ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle ne kadar diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin ağır ağır geldiler... sonra hergün geldiler artarak geldiler kadınları çocukları ve alkışlarıyla yoğurt mayalar gibi geldiler pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi su gibi ateş gibi her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına yeni yollarla tanıştı ayakları her gün yeni kabuklar çatladı yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini bir kent oldular sonunda ve adını değiştirdiler ülkenin Kemal Özer
...şimdi fransa'nın kuzeyinde yaşlı madenciler güneşli günlerde bir araya gelip petank oynuyor, eski günleri anıyorlar. ya gençler? onları sormayın. artık iş yok bölgede. gençler ne yapacaklarını bilemiyorlar. yüzyıllardır bölge insanlarının tek ekmek kapısı madenler kapatılmış. gençler, gelecek korkusunu sırtlamış sürünüyorlar... ...
Sayfa 65 - pêri yayınları haziran 2006 basımındanKitabı okudu
Reklam
Bir yıl önce bomboş olan arazilerde şimdi fabrikalar yükselmekteydi. Kuşatma yüzünden memlekete demir girmiyordu. Alabama'daki madenlere gelince bunlar da hemen hemen çalışmaz durumdaydılar. Çünkü madenciler cepheye gitmişti. Şimdi Atlanta'da demirden yapılmış hiçbir şey görmek mümkün değildi. O güzelim evlerin bahçe parmaklıkları, pencere demirleri, hatta demirden yapılmış heykeller bile çoktan dönen değirmenlerin eritme kazanlarına yollanmıştı. Fabrikalarda koşum takımları, ayakkabılar, çizmeler, tüfekler, top ve barut, kılıç, düğme, yani ordu için ne gerekliyse yapılıyordu.
imgeleminde bir londra vardi, bir bati dunyasi vardi; para tahtinin etrafinda var gucuyle Calisan, sürünen yüz milyon köle görüyordu. Toprak sürülüyor, gemiler seyrediyor , madenciler yeraltindaki Islak tünellerde ter döküyor, memurlar patronlari cigerlerini sökmesin diye sekiz on bes trenine yetismek icin Kosturuyorlardi.
Sayfa 183Kitabı okudu
96 syf.
·
Not rated
"Alavere de oradaydı, Cüce Çoban da. Altın şirketinin temsilcisini korumaya gelmişler gibi adamın önüne geçip göğüslerini siper etmişlerdi. Ortalık karıştı bir anda, büyükannesinin temsilcinin üstüne yürümesiyle kavga patladı. Sopasını kaldıran Cüce Çoban'ı tuttuğu gibi kahveden dışarı sürükledi Sultanay Dudu, 'Biz keçilerimizi alıyoruz
Altınçayır Vadisi'nin Çocukları
Altınçayır Vadisi'nin ÇocuklarıLatife Tekin · Can Çocuk Yayınları · 202058 okunma
4 Aralık Dünya Madenciler Günü
Kapitalist toplumda, doların, insan hayatından daha değerli tutulduğu çok görülür. 1947 yılının 25 Martında, Centralia madenindeki patlamada ölen 111 kişinin cesedi, bu gerçeğin acıklı kanıtıdır. Bu 111 kişi ölmeyebilirdi. Madeni işletenler, ocağın güvenli olmadığım biliyorlardı, çünkü, hem devlet, hem federal maden müfettişleri, bu durumu tekrar tekrar bildirmişlerdi. Illinois eyaleti valisi Dwight Green de madende çalışma güvenliğinin olmadığını biliyordu. Biliyordu çünkü 1946 yılı 9 Martında, Birleşmiş Maden işçileri Yerel Sendikası yetkililerinden bir mektup almıştı, mektup, madende çalışanların isteği üzerine yazılmıştı, ve şöyle diyordu: "... Vali Green, canımızı kurtarmanız için size yalvarıyorum; lütfen, maden ve mineraller şubesinin, Centralia Kömür Şirketinin 5 numaralı ocağında yasaları uygulatmasını sağlayınız. ... Bunu, Kentucky ve Batı Virginia’da olduğu gibi bir patlama olmadan sağlayınız. ..."  Bir yıl sonra bu mektubu imzalayanlardan dört kişiden üçü öldü. Evet, valiye önlenmesi için yalvardıkları patlamada öldüler. Patlamadan sonra, bir Devlet araştırma komisyonu, madeni denetlemekten sorumlu William H. Brown’a, ocağa niçin bir havalandırma donanımı konmadığını sordu. Alınan karşılık, "Bunun, bizim madenimiz için ekonomik olmadığını düşünmüştük." idi. Komite, "Yani masrafa katlanmak istemediğinizi mi söylemek istiyorsunuz?" diye sordu. Brown, "Evet, öyle." diye karşılık verdi. Dolar ile hayat karsı karşıya geldiler dolar kazandı.
Reklam
İmgeleminde bir Londra vardı, bir Batı dünyası vardı; para tahtının etrafında var gücüyle çalışan, sürünen yüz milyon köle görüyordu. Toprak sürülüyor, gemiler seyrediyor, madenciler yeraltındaki ıslak tünellerde ter döküyor, memurlar patronları ciğerlerini sökmesin diye sekiz on beş trenine yetişmek için koşturuyorlardı. Bunlar karılarıyla yataklarında yatarken bile titriyor ve itaat ediyorlardı. Kime itaat? Para papazlığına, dünyanın pembe suratlı efendilerine. Üstteki kabuk tabakasına...
Belki günün birinde, bazı madenciler neşeyle kazmalarını alıp gidecekler ve etrafa gülücükler saçarak kendi ciğerlerini zehirleyecekler, herhalde böyle bir tablonun gerçekleşmesini bekliyor olmalılar Yankiler. Burada, dünyanın gözlerini kamaştıran kızıl ateşin geldiği yerde yaşanan şeyin tam da bu olduğu söylenmekte.
Sayfa 74 - Everest Yayınları 2. Baskı (özgür düşünce seti)Kitabı okudu
4 Aralık Dünya Madenciler Günü
Gününüz kutlu olsun koca yürekli siyah adamlar, ekmek parası için yerin metrelerce dibinde yaşayanlar, bizim çocuklarımız üşümesin diye kendi çocuklarını babasız bırakanlar...
“Zamanında buraya Alman madenciler Saselerin gelmesiyle bugün Vişegrad’ın bir kısmı Sase olarak da adlandırılıyor. Bölgede Constantinus I ve II olarak adlandırılan Roma sikkeleri, Vişegrad Nehri üzerindeki Zupa’da bulunmuştur.” Doğan Yücel Vişegrad
716 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.