Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
105 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Takiyyeci, namussuz, üçkağıtçı Hacı Ağa! Spoiler İçerir
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Dili oldukça hafifti. Çeviriden midir yoksa benim yazarın kalemine alışkın olmadığımdan mıdır bilmiyorum ama bazı yerlerde karakterlerden hangisinin konuştuğunu anlamıyordum. O yüzden tekrar okumak durumunda kaldım. O tarz istisnalar dışında bence oldukça akıcı bir kitap yazmış. Kitap hakkında görüşlerimi ifade
Hacı Aga
Hacı AgaSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20172,178 okunma
111 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
20 saatte okudu
Yaşamımızın ve inancımızın ayrımı nerede keskinleşti? Bu kin, öfke, nefreti kim ekti aramıza? Aynı tarlada çapa sallayan gençler, aynı bayramı bölüşenler, aynı düğünlerde oynayanlar, aynı cenazede ağlayanların içine kim doldurdu bu hıncı? Kim kimi ibadeti, mezhebi,dini, dili için yakabilir, öldürebilir, evini basabilir? Aynı sofraya oturduğun komşunu nasıl gün gelir elinde soparlarla öldürebilirsin? Burası Türkiye, burada komşunuz, sıra arkadaşınız, kirveniz bir gün gelir sırf "öteki" olduğunuz için kapınıza dayanabilirler.. Aynı gerçek öyküleri anlatılan Zeycan, Şerife, Elif ve niceleri gibi.. İnci Aral'ın Maraş katliamından sonra gittiği Maraş'ta 9 farklı mağdurun anlattıklarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşan kitap, hiçte yabancı olmadığımız "ötekileştirmenin" boyutunun bir "katliama" nasıl dönüştüğünü anlatıyor. Sömürülmeye çok açık bir konu olmasına rağmen tüm gerçekliğiyle ve sade bir dille öyküleştirmesi kitabı çok hoşuma gitti
Kıran Resimleri
Kıran Resimleriİnci Aral · Kaynak Yayınları · 1984273 okunma
Reklam
Yarayı ancak açan iyileştirebilir.
Sayfa 47
Oğuz Atay
İnsanlar acıklı sözler dinlemek istemiyorlar, onları üzmek çok zor, kitabı yüzünüze kapatıveriyorlar; sıkışıp kalıyorsunuz sayfaların arasında
Sayfa 60
İster doğal bir beceriden, bir sağlamlıktan yoksunluk anlamında olsun, isterse daha toplumsal anlamlarıyla karşımıza çıksın. Dostoyevski'de gerçekten ısrarlı bir izlektir şölenden dışlanmışlık.
Sayfa 24 - Horlanmanın AcısıKitabı okudu
Aşağılanmış olmanın insanı bazen nasıl kapanmayan bir yaradan ibaret bırakabileceğini sanki bütün yönleriyle anlayalım diye dokumuş gibidir Dostoyevski romanlarını.
Sayfa 12
Reklam
İroninin yeni orta sınıfa özgü bir strateji olduğu konuşuluyor son zamanlarda. Her şeyi kaygısız bir neşeyle paranteze alan, her olaya aynı umursamaz mesafeden bakan yeni orta sınıfın küçümseyici, dışlayıcı alayının bir görünümü. Her şeyi anında parodileştiren, akıl yürüterek yenemediğini şakanın gücüyle değersizleştiren, inançsızlığını başkalarını eleştirmeye değil, küçük düşürmeye adamış sinik alaycılık. Bir bakış açısını bir başkasına yaslanarak geçersizleştirmeye dayanan bir "ne desem yalan" hali. Her problemin hakkından bir sözcük oyunuyla gelen bir hafifseme tekniği. Doğruyla bağını çoktan koparmış bir maske düşürme merakı.
Sayfa 71 - Acı Anlatılabilir Mi?Kitabı okudu
64 syf.
9/10 puan verdi
Keskin yazı dili, dramatik gerilimin yoğunluğu, formun mükemmel ustalığı, uyarılmış duyguların gücü, arzunun ve ölümün iç içe geçmesi... Zweig'ın hikayeleri gerçekten çok keyifli… Anlatıcı kendini Avrupa'ya dönmek için bir teknede bulur. Çok rahatsız edici ve gürültülü bir kabine sahip olan bir gece tekneye binmeye karar verir. O akşam
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111,3bin okunma
Aylak adam'ı kahramanının intiharıyla bitirmek istemiş, fazla "dramatik" olur diye vazgeçmişti Yusuf Atılgan. Onun yerine C'nin başkalarına bir şeyler anlatma umudunu hepten yitirdiği, kapılarını herkese keskin biçimde kapattığı bir sonu tercih eder. Şöyle biter roman; "Sustu. Konuşmak lüzumsuzdu. Bundan sonra kimseye ondan bahsetmeyecekti. Biliyordu, anlamazlardı.
Sayfa 117
Atay'ın en sevdiği, kendi deyişiyle "tutunduğu" iki yazardan biri Kafka, diğeri Dostoyevski'dir.
Sayfa 14
Reklam
"Sözcüklerin gözümüzün önünden bir trenin vagonları gibi geçip gittiğinden söz eder Jurnal'de Cemil Meriç. "Kelimeler bir sahneden dökülür gibi katı ve içleri boş. Yapma çiçek. Kokusuz. Bağlamıyor. Ayırmıyor," diye yazmış: "Vagonlar gibi geçiyor kelimeler. Ve yalnız geçişlerini seyrediyorsun. Kimler var içinde? Umrunda değil."
Sayfa 79 - Metis Yayınları, Birinci Basım - Mart 2008Kitabı okudu
"Bakışın çifte doğası: Kendimizi eksiksiz hissetmemiz için başkasının bizi görmesi gerekir; ama diğer yandan, etrafımızı saran gözler imparatorluğu bize her an gözaltında olduğumuzu söyler. İşte insanın bakışa aynı anda hem muhtaç hem de maruz kalıyor olması, hepimizin kendini şu ya da bu ölçüde içinde bulduğu bu çatışma mağdurun yazgısında tam anlamıyla bir yaraya dönüşmüştür."
Sayfa 148 - Metis Yayınları, Birinci Basım - Mart 2008Kitabı okudu
Kahramanlarının kendilerini bir fare, bir solucan, bir böcek gibi hissetmediği, bu benzetmelerin ısrarla tekrarlanmadığı tek bir Dostoyevski romanı yoktur. Kafka'nın Dönüşüm'de anlattıklarını sanki önceden görmüş, böcekleşmeye direnebilmek için her yolu deniyor gibidir Dostoyevski kahramanı.
Sayfa 31
"Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz."
778 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.