Aşağılanmış olmanın insanı bazen nasıl kapanmayan bir yaradan ibaret bırakabileceğini sanki bütün yönleriyle anlayalım diye dokumuş gibidir Dostoyevski romanlarını.
Sayfa 12
İroninin yeni orta sınıfa özgü bir strateji olduğu konuşuluyor son zamanlarda. Her şeyi kaygısız bir neşeyle paranteze alan, her olaya aynı umursamaz mesafeden bakan yeni orta sınıfın küçümseyici, dışlayıcı alayının bir görünümü. Her şeyi anında parodileştiren, akıl yürüterek yenemediğini şakanın gücüyle değersizleştiren, inançsızlığını başkalarını eleştirmeye değil, küçük düşürmeye adamış sinik alaycılık. Bir bakış açısını bir başkasına yaslanarak geçersizleştirmeye dayanan bir "ne desem yalan" hali. Her problemin hakkından bir sözcük oyunuyla gelen bir hafifseme tekniği. Doğruyla bağını çoktan koparmış bir maske düşürme merakı.
Sayfa 71 - Acı Anlatılabilir Mi?Kitabı okudu
Reklam
Kesinlikle Katılıyorum
İdeolojik tercihlerimizde duygunun da payı olduğunu, fikrin oluşumunda sevgilerin, aynı zamanda kinlerin de etkili olabileceğini, hatta ideolojilerin "kinlerimize takılan maskeler" olduğunu söylüyor olması tesadüf değil.
Sayfa 50
"Bakışın çifte doğası: Kendimizi eksiksiz hissetmemiz için başkasının bizi görmesi gerekir; ama diğer yandan, etrafımızı saran gözler imparatorluğu bize her an gözaltında olduğumuzu söyler. İşte insanın bakışa aynı anda hem muhtaç hem de maruz kalıyor olması, hepimizin kendini şu ya da bu ölçüde içinde bulduğu bu çatışma mağdurun yazgısında tam anlamıyla bir yaraya dönüşmüştür."
Sayfa 148 - Metis Yayınları, Birinci Basım - Mart 2008Kitabı okudu
Atay'ın en sevdiği, kendi deyişiyle "tutunduğu" iki yazardan biri Kafka, diğeri Dostoyevski'dir.
Sayfa 14
Başkaları için önemsiz, bizim için önemli olan insanların yaşamları sırf biz onların unutulmasına razı değiliz diye ansiklopedi oluşturmaz. Oluştursa bile ansiklopedi duyguya yer vermez.
Sayfa 32
Reklam
Kahramanlarının kendilerini bir fare, bir solucan, bir böcek gibi hissetmediği, bu benzetmelerin ısrarla tekrarlanmadığı tek bir Dostoyevski romanı yoktur. Kafka'nın Dönüşüm'de anlattıklarını sanki önceden görmüş, böcekleşmeye direnebilmek için her yolu deniyor gibidir Dostoyevski kahramanı.
Sayfa 31
"Sözcüklerin gözümüzün önünden bir trenin vagonları gibi geçip gittiğinden söz eder Jurnal'de Cemil Meriç. "Kelimeler bir sahneden dökülür gibi katı ve içleri boş. Yapma çiçek. Kokusuz. Bağlamıyor. Ayırmıyor," diye yazmış: "Vagonlar gibi geçiyor kelimeler. Ve yalnız geçişlerini seyrediyorsun. Kimler var içinde? Umrunda değil."
Sayfa 79 - Metis Yayınları, Birinci Basım - Mart 2008Kitabı okudu
''Alçalmak, alçaltılmaktan iyidir. Bir "böcek' ya da bir 'vida' olmaktansa bir alçak olmak daha iyidir."
Sayfa 19
Edebiyatın alçak kahramanlarının bize çekici gelmesinin bir nedeni onları kendi ötekilerimiz olarak algılamamız, oradaki canavarı, deliyi, günahkârı, suçluyu romantikleştirme eğilimimizse, diğeri bu kahramanların toplumun ikiyüzlülüğünü sahiden açığa çıkartan olumsuz bir enerjiye sahip olmalarıdır.
Sayfa 42
796 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.