Alaeddin Özdenören-Benim Ölümüm
Gülüm gülüm Bu kentin koynuna girdiğim günden beri Cebimde ölümüm Avuç avuç dağıtırım insanlara Bir türlü tükenmez ölümüm. Üzümleri aydınlatırım Masal çarşılarını Yatağına sığmayan ırmakları Mağra içlerine gizlenmiş aşkları Yerler mühürlenince akşamları Kanlı sulara gömülürüm. Gülüm gülüm Benim ölümüm Çocukların kulaklarına küpedir Vitrin denizlerine zincirlenmiş çocukların.
"İnsan yola bakarken kısalıyor Yol insana bakarken uzuyorsa Ben ırmakta çöl arayan o meczup Sen korkusuz bir mağra gibisin Çiçek arıyorsun uçurumlarda Aynı yerden bakamıyoruz dağlara."
Muhit Dergi
Muhit Dergi
Reklam
kapısında 1. Yedi adam biri bir gün bir kan gördü gereğini belledi yari alsa koynuna
Çağlardan çağlara yürüyen sırrı Fısıldadım mağra arkadaşına Güneş geri gelir battığın yerden Vaktinde yönelsin dost Hakka diye Felekler seninçin var oldu yine Geceler boyunca alnın yerdedir Ay iki bölünür gelir önünde Onaylar sesiyle ululuğunu Bir anda çıktığın sonsuz yolculuk Hayalin meleğin yandığı nokta Çeşme parmağından içer suyunu Ölümsüz çağrının savaşçıları Elin erişince kısır koyundan Kâseler dolusu sütler süzülür Ülkeler kapısı bir bir açılır Kazmalar inince kaya üstüne Gözlerin uyur da kalbin uyumaz Sevgili gönlünden çıkmıyor diye
Dağ ağaçsız ve yalnızca Gökle alıp veriyordu Adam küçük bir kaya düzlüğünde Toprakta mağra içinde mağra kapısında Kaynak başında kuru yamaçta Dururdu Eğilip alnını Yaydıkça yere iki elinin arasına Göksü çatırdıyarak eğilir Parçalanarak doğruldukça Dağ cezbelenir En yüksek zirvesini kayalı alnını Yamaçlar yamaçlara yayılan yüzünü Adam eğilip koydukça yüzünü toprağa Eğilip koyacak yer arardı
219 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.