"Yalnız onundu koskoca meydan ve manzara!
Yalnız o kalmış ortada, âsî ve bağrı hûn,
Bin mağra ağzı açmış, ulurken uzun uzun,
Sezdim bir aşina gibi, heybetli hüznünü!"
Nasılsın demişler gibi... İyi gibiyim.
Üstüne mağra kapanmış ayı gibiyim.
Anası çifte koşulu, dönmez nicedir,
Üşüye üşüye aç bir bozkır tayı gibiyim.
Şırıltısı donmuş, çıldırmış, ak kayada,
Kurumuş pınarların suyu gibiyim.
Ta yüzyıllardan kalma, karanlık, korkunç,
Gözüme dizime vurmuş büyü gibiyim.
Çıkrıklar, çıkrıklar, çıkrıklar, iner aşağı,
Dibinde bir çamurlu su... Kuyu gibiyim.
Ağlarım haykırırım, açlığımı çıplaklığımı,
Doğarken anamın gördüğü gibiyim.
Isırdılar, kopardılar, ellerimi ayaklarımı
Dağ başlarında kurdun kuşun payı gibiyim.
Akıyorum, Kızılırmak akmadan,
Akıyorum, bir Sivas köyü gibiyim.
De de de, yasımı, bitmez tükenmez,
Yalnız kavakların boyu gibiyim. Tamam
Susarakta anlaşabiliriz
Ama
Yalnızlığı kusarak yaşıyoruz
Misal
Dil keşfetmeye gerek yoktu
Hatta yazıyı bulmayabilirdi sümerliler
Lakin
Oldu işte bir kere
Artık konuşmalıyız
Ancak
Ne yazık ki
Hala mağra devrinde kalmaların giyotini altında feda ediliyor zihinler
Susarakta anlaşabiliriz
Ama
Olmuyor yani..
Çünkü
Susmayı dahi bilmeden
Gürültü içindeyiz..!