tutuştun ey gönül
bekle ki mahşer olsun
Sayfa 100Kitabı okuyor
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Ruzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanlarin en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Senden tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar
Edebiyat öğretmenimiz konuşma sınavı için herkesin kendi seçtiği bir yazarı anlatmasını istedi. 
Nazım Hikmet Ran'ı anlatmayı çok istiyordum fakat benden önce alındı, ben de 
Cahit Sıtkı Tarancı'yı seçtim.
Öğretmenimiz bir de yazarın varsa bir şiirini okumamızı istedi.
Bu güzel şiirin Cahit Sıtkı Tarancı'ya ait olduğunu unutmuşum. Ve okuyacağım için çok
REİS BEY -
Merhamet!.. Lügat kitabında bir kelime! Onu öğretmek... İnsanlara acımayı belletmek. Acımanın usullerini, ana mektebi programına eş yürütmek... Bütün cemiyeti mahşer arsasına benzer, bir acıma ve bağışlama zemininde toplamak, oradaki bir milyon bacalı, bilmem kaç milyon çarklı merhamet kombinasında çalıştırmak... (Durak) İnsanda kötülük iktidarını döve döve pekleştirmek yerine, hohlaya hohlaya yumuşatmak, insanı kötülüğe iktidarsız kılmak...
Büyük Doğu
Mobbing Bank Diyor ki;
Ortadoğu Kültürünün Duygu, Batı Kültürünün Maddi Sömürü Zulmünü Bir İbret ile Bitiriyoruz
Türkler de yaşam mana üzerine kuruludur.
İhtiyaçtan fazlası zehir gelir Türklere.
İsraf haram demeyen din var mı?
Dinler yokken Türkler de yaşanıyordu.
Dinler bütün bu bilgileri bizden almış kullanmıştır. Dini farklı niyetle kullanmak adına dinin
...gözlerinde ahiret günü canlandı. Merakla ya da hayretle tarazlanmamış o koca imanlarını, peygamber denen şahıslara besledikleri vıcık vıcık sevgiyi ve ödül olarak seks kölesi edinmek çapındaki beklentileriyle mahşer meydanlarını dolduran insanlara Allah’ın içerlediğini gördü. Besbelli Şeytan galip gelmişti. Üstelik bunu akla gelen ilk yöntem
Mobbing Bank Diyor ki;
İspat mı İstiyorsunuz?
Seytani zihniyet insanı maddeye adeta tapar hale getirdi.
Mahşer tufanı ise canlı ölü ibretini insanlık anlasın diye maddi bir delil ortaya koymak için zalimlerden birinin canını hak yerini bulsun diye aldı. Ülkenin en zengini kendi hastanesine yetişemedi. Oysa canlı ölü ibretinin maddi deliliydi.
Önder Karaçay
Desem ki
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar
Sayfa 37Kitabı okudu
Soru sormaya karşı çok hassasımdır. Bana göre,soru sormak mahşer gününe mahsus olmalı.Hem bir soru sorarsın, gerisi tıpkı taş yuvarlamak gibi gelir.
Ben, mahşer gününün dehşetinden başka iman, secdeden başka namaz tanımayanlardan değilim. Ben nasıl mı namaz kılarım? Bir gülü seyrederim, yıldızları sayarım, yaratılışın güzelliği, onun düzenindeki kusursuzluk karşısında büyülenirim, Rabbim'in en güzel eseri olan insanın, onun bilgiye aç beyninin, aşka aç gönlünün, uyanmış veya tatmin edilmiş tüm duyularının karşısında hayranlığa kapılırım.
Sayfa 25 - Yapı kredi yayınları
Mahşer
Koltukların arasında bir masa. Üstünde kartvizit sepeti... Nihad ayağa kalktı, bu kartlardan birini eline aldı, okudu:
Major von Alge.
Bir kere sabah etmeli. Güneş neler getirir!
Sayfa 13Kitabı okudu