"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Aysun Kayacı'nın sosyoloji dünyasını çatlatan meşhur tespitini pek çoğunuz bilirsiniz;
"Ben vergi veriyorum niye vergisini vermeyen, 'dağdaki çoban'la benim oyum eşit mesela. Niye? Hiç vergisini vermeyen biriyle niye benim oyum eşit. O benim kadar duyarlı benim kadar sorumluluk sahibi bir şekilde yaklaşıyor mu acaba"
'BEN VERGİMİ
Dostoyevski'nin önemli ve hayli kalın bir kitabını daha okuyup bitirmenin rahatlığını yaşıyorum. Yazarın bu kitabını biraz sıkılarak okudum desem yalan olmaz.
Özellikle kitabın başında ve sonundaki
Ben sokaklarda insanların birbirine saldırmadığı, kadına, doktora, hiçbir canlıya şiddetin olmadığı, hukukun işlediği, her inanca ve etnik kökene saygı gösterilen, insanların birbirine güvenebildiği, yalan söyleyenin, hırsızın değil dürüst olanın kazandığı, okuyan, yazan, fikrini özgürce söyleyen insanların olduğu, trafik kazalarının olmadığı, makam aracı sayısının bunun on binde biri olduğu, çok daha üretken, saygı ve sevgi dolu insanların mutlu yaşadığı bir ülke istiyorum.
Hüsn ü Aşk
"Gayret dedi Aşk’a ey birâder
Gel yol eri yolda olmak ister"
Besmele-Hamdele-Salvele..
Merhum Şeyh Galib Hazretlerini Rahmetle yâd edelim. Hamd ile salvele getirip evvala; Hazretin ruhuna bir Fatiha armağan edelim.
Elimden geldiğince ve kalemim yettiğince, bu şaheseri terennüme ve dahi izaha yelteneceğim. Haddimiz ile
~Türkçülük, politik bir parti değildir; bilimsel felsefi, estetik bir ekoldür.
Türkiye Allah’ın kılıcı halkçıların pençesinde ve Allah’ın kalemi Türkçülerin elinde idi. Türk vatanı, tehlikeye düşünce, bu kılıçla bu kalem birleştiler,bu birleşmeden bir toplum doğdu ki, adı Türk Milleti’dir.
~İnsanın kutlu olması, keramet ve kişilik sahibi
"Biyografi yazanlar, benim için gerçek şölenlerin hazırlayıcısıdır." Montaigne’in bu sözüne karşılık yüzyıllar sonra da olsa Stefan Zweig’in hazırladığı biyografi çalışması: "MONTAIGNE"
Sevdiğim iki başarılı yazarı buluşturan bu eseri okumak; benim için hem büyük bir zevk, hem de iki yazarı da tanıma açısından bir fırsat
Kişi, âlemde adalet için insanların ancak bir aracı olduğunu kavradığı zaman, asıl adalet için bir üst merci, bir üst makam olduğunu anladığı zaman, işin muhtevası değişiyor.
İSKİ 'de 124 yöneticinin 824 makam aracı varmış.
IBB 'de ise 1717 araç kiralanmış.
-- BU BEDAVACILARIN ELINDEN O ARABALARI ALINCA İSTANBUL 'UN TRAFİK SORUNUDA BÜYÜK ÖLÇÜDE ÇÖZÜLÜR...
Fakir Baykurt diyor ki:
"Epeyden beri kafamda gezen bu romanı Mamak Askeri Cezaevinde yatarken geliştirdim. Bitmedi, Ankara Sivil Merkez Cezaevine geçtim. Yapacak iş yok. Yazma olanağı da yok. Ne yapayım? Vurdum voltamı, kurdum romanımı.
Çıkınca da hemen yazdım... Gerçi bu romanda doğrudan doğruya cezaevi geçmiyor. Ama halkımızın