İslam dini yücedir, ancak onunla yücelmek isteyenler yücelir. Eğer din hayatın işlevinden koparılırsa , hayat dinsizleşir. Her türlü gayrı meşru olan şeyler meşru hale gelir ve toplumun çürüyüp çökmesinin başlıca sebebi olur.
İslam, yalnız Allah ile kul arasında bir olay olmayıp sosyal ve hukuki esaslarıyla hem dünya hem de ahiret saadetini temin eden ve kaynağını kur'andan alan ilahi bir dindir.
Bundan böyle Müslümanlara düşen, zihinlerindeki ve ellerindeki ebedi hidayet rehberiyle düşüncelerini aydınlatmak , inançlarını doğru kılmak ve hayat tarzlarını en güzel ve doğru biçimine kavuşturmaktı.
Resulullah artık yoktu , ama onu Resul yapan , O'nun insanlar arasından seçilip yüce ve ilahi bir görevle görevlendirilmesi ne neden olan Kur'an insanlık katındaydı; müslümanların zihinlerinde ve ellerindeydi.
Kur'an, sesine kulak verenleri en içten bir kavrayışla tutuyor ve etkileyip yönlendiriyordu . Çünkü insanın fıtratına uygundu. Fıtratına uygun şeylerden bahsediyordu. Gerçeği ifade ediyordu. Bu nedenle de ona kulak verip hitabına kalbini ve aklını açanlar en kısa zamanda onun boyasıyla boyanıyorlar; duygu ve vicdanlarında , ahlak ve yaşayışlarında onun yaşayan örnekleri oluyorlardı.
Ama mümin olmak, sorumlu olmak kolay değildi. Eğer mümin olmak ve ebedi saadete ulaşmak kolay olsaydı , en küçük zorlukta Allah'ın yardımı gelip her türlü zorluğu yok etseydi , herkes mümin olurdu , herkes ebedi saadetin mensubu olurdu .
Resulullah (s.a.v) düşünüyordu ki , güçlü adamlar davayı güçlü kılarlar. Ancak kabul etmek gerekir ki bu tamamıyla beşeri bir düşünceydi. İnsanları yeteneklerine veya özürlü olup olmadıklarına göre ayrım ancak insanlar açısından bir anlam ifade etmektedir. Allah katında insanlar bu şekilde ayrılmaz ve değerleri bu şekilde belirlenmez. Allah katında önemli olan kimin ilahi hakikatleri kabule ve kabul ettiklerini uygulamaya daha istekli olup olmadığı ve bunlar doğrultusunda yaptıkları veya yapmadıklarıdır.
Namaz kılmak bir tapınma eylemi değil, kötülüklerden uzak durmaktı. Mümin olmak, sadece isim değişikliği değil ; hakkın şahidi olmak, hakkı insanlar arasında temsil eden olmaktı.
Ahireti, kıyameti, hesap gününü, cenneti, cehennemi tasdik etmek, sadece tasdik etmekten çok ; dünyadayken yapılan tüm işlerden hesaba çekilme bilinciyle sorumlu ve bilinçli yaşamak , davranmak demekti.