“14 yaşında karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldığımda beni zindana attılar ve orada tam 6 ay bedava ekmek verdiler. işte hayatın adaleti budur!”
Atatürk Türk şemsiyesi altında bir millet yaratmaya çalışıyor. Türk şemsiyesi altında derken, biyolojik bir şemsiyeden söz etmiyor. Bahsettiği şey şu: “Türkiye Cumhuriyetini kuran insanlara Türk halkı denir.” Bu kadar.
Ben şunu savunuyorum: Atatürk diktatördü. Buna hayır diyen tarih bilmiyor demektir. Ama hürriyeti öğretebilmek için bazen diktatörlük gereklidir. Sen bin sene hürriyeti hiç tecrübe etmemiş bir topluma hürriyeti bir tercih olarak takdim edemezsin. Hüsrana uğrarsın. Bugün dahi Türk toplumunun hür olmayı öğrendiğini zannetmiyorum. Siyasi tercihler bunu gösteriyor. Lider arıyor, çoban arıyor kendine insanımız. Halbuki Atatürk, bundan kurtulun diyor. “Ben size hiçbir ayet, hiçbir doktrin bırakmıyorum, kafanızı kullanın. Probleminize göre çözüm getirin.”
”Atatürk milliyetçidir. Bir Türk milliyetçisidir ama bunun yanında evrensel bir adamdır. Barışçıdır, dövüşmesini bildiği gibi barışmasını da bilir. ‘Mecbur kalmadıkça savaş bir cinayettir’ demiştir. İzmir’in kurtuluşu sonrasında Hükümet konağına girerken merdivenlere serilen ve ‘Onlar işgal ettiklerinde Türk bayrağını yere sermişlerdi.’ denilerek çiğnemesi istenen Yunan bayrağını kaldırtıp, ‘Bayrak bir milletin namusudur, ayaklar altına alınamaz’ diyecek kadar gerçek şövalyedir. Bir entelektüel olduğu hakikattir.”