Fatma Ü.

Fatma Ü.
@mangaritaba
Ekmek hepimize yetmiyor, kitap da yetmiyor. Ama keder, dilediğin kadar
25 okur puanı
Kasım 2018 tarihinde katıldı
256 syf.
10/10 puan verdi
Sindire sindire okuduğum bu kitabı Şükrü Erbaş, geçtiğimiz Ocak ayında “Kalbimin Kardeşine Sevgimle” diyerek imzalamıştı. Bu sözlerin dile geldiği bir kalbin kardeşi olmaktan ben ancak onur duyarım! Eseri aylarca alıntıladım, fakat çok daha fazlasını paylaşamadım altını çizdiklerimin. Kalplerimizin ortak paydada buluştuğu, acılarımızın hemhâl olduğu satırları daha fazla ortaya dökmekten korktum belki de, bilemiyorum. Kitaptan şu cümleyi son defa alıntılıyor ve çekiliyorum. …yüreğinizle görmek istiyorsanız hüznü göze alın. (sy 248)
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
İnsanın Acısını İnsan Alır
İnsanın Acısını İnsan AlırŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201810,3bin okunma
Reklam
392 syf.
6/10 puan verdi
Kitap, okuduğum ilk Tarık Tufan kitabı değildi. Öncekilerle kıyaslandığımda da olay örgüsü ve anlatım açısından çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Kitabın sürükleyiciliğinde bir sorun yok, sadece tahliller birbirinin içine o kadar geçiyor ki karakterleri tanımaya çalışırken yoruluyorsunuz. Bunda benim psikolojik romanlara olan düşkünlüğümün de payı olabilir tabii ki. Kitapta sadece Hakan’ın iç dünyasını takip etmeyi tercih ederdim. Zira en keyif aldığım kısımlar Hakan’ın katıldığı etkinliklerde konuşmacılarla yaşadığı atışmalar oldu. Kitaptaki anlatımı yer yer yazarın, yer yer de Hakan’ın ağzından takip etmemiz de karışıklığa çanak tutmuş. Fakat kitabın sonunu nispeten güzel buldum. Nuri Bilge Ceylan ve İran sineması tadında olmuş.
Kaybolan
KaybolanTarık Tufan · Doğan Kitap Yayınları · 20203,232 okunma
687 syf.
9/10 puan verdi
Her şeyden önce beni bu kitapta şaşırtan şey şu oldu; anlatılan sosyolojik olgular zamandan ve mekandan bağımsız olarak oldukça gerçekçi bir üslupla günümüze kadar aktarılmış. Hikayenin 1800lü yılların ortasında Petersburg’da geçtiğini ve yine aynı dönemde kaleme alındığını not düşelim. Dostoyevski felsefesini uzun zamandır sevsem de Suç ve Ceza sayesinde bu sevgi adeta bir hayranlığa dönüştü. Parlak zekalı, melankolik ve asosyal bir düşünür olan Raskolnikov’un, kendisini suça götüren nedenleri gönlünü kaptırdığı fahişe Sonya’ya açtığı bölüm, bana Şahsiyet dizisindeki Agâh Beyoğlu’nun (Haluk Bilginer) itiraf sahnesini hatırlattı. Her ikisinde de empati güdülerimiz canlanıyor, kınamalarımızın yerini anlayışa ve sağduyuya bırakıyoruz, hatta bazılarımız suçluya karşı açık seçik bir hayranlık beslemeye başlıyoruz. Çünkü suçluların, toplumsal normlara aykırı hareket etmelerinin sebeplerine baktığımızda şu gerçek suratımıza çarpıyor; bazı suçlular düzensizliğe düzensizlikle karşılık verme cesaretine ve kibrine sahip. Çünkü anca bu şekilde ‘iktidara gelebileceklerine inanıyor’ ve buna bizi de inandırıyorlar. Yine de suçlarının cezasını bir otoriteye ihtiyaçları olmadan yine kendi kendilerine çekiyorlar. Her ne kadar kahramanımız Raskolnikov işlediği suçu bir suç olarak görmeyi son ana kadar reddetse ve çektiği cezayı onuruna yediremese de buna boyun eğerek yaşadığı içsel muhasebeye vicdani yükümlülüğü sebeb oluyor. Bu hikayede en sevdiğim karakter ise kesinlikle sağduyulu ve sadık arkadaş Razumihin oldu. Herkes alsın, aldırsın, okusun ve de okutsun! Keyifli okumalar.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
360 syf.
7/10 puan verdi
Gerek zaman kısıtlaması gerekse de şahsi tembelliğim yüzünden kitabı bitirmem dört (4) ay gibi bir süreye yayıldı. Fakat bunda kitabın dilinin, olay örgüsünün ve sürükleyiciliğinin de oldukça payı var. Bu incelemeyi özellikle şu sebeple yapmak istedim. Tam olarak kaleme alındığı tarih belli olmasa da onlarca sene önce dikey hiyerarşi (ki şatonun burada sembol olduğunu söyleyebiliriz) ve bürokraside görülen (daha doğrusu görülmeyen ama kendini her anlamda hissettiren) derin yapıların, gizli güçlerin ve bunlar arasındaki soyut ilişkilerin arasına sıkışmış bir alt tabaka (yani halk) o kadar günümüzü yansıtıyor ki şaşmamak elde değil. Ve bu alt tabakanın (Barnabas ailesi) her ne sebeble olursa olsun bahsettiğim derin yapılara ve gizli güçlere (Klamm) gösterdiği hürmet, ettiği tamah.. Akıl alır gibi değil. Almaya çalışan aklı da (Bay K.) çelmeye çalışan, başaramayınca da yıldıran bir sistem. Kafka o kadar güzel sembolize etmiş ki bu kitap üzerine değil bir paragraf birkaç ciltlik inceleme yazılabilir. İyi okumalar.
Şato
ŞatoFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201710bin okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
Cengiz Aytmatov hikayedeki kahraman çocuk için, ona acımanın o kadar önemli olmadığını ona acımaktansa her şeyden önce onu anlamak gerektiğini söyler. Bu şekilde kendisini, böyle bir son ile hikayesini bitirdiği için eleştirmenlere karşı savunur. Ve ekler “Tarih iyiye doğru ilerliyor. Ama bu demek değil ki, kötülük kökünden kazınmıştır.”
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201871bin okunma
Reklam