304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Şamanlığın inanç ve geleneklerimiz üzerinde ne kadar etkisi bulunduğunu uzun bir süredir merak etmekteydim. Şimdiye kadar internet ortamında karşıma çıkan bilgiler batıl inanç ve kullanmış olduğumuz isimler üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Daha sağlıklı bilgiye ulaşmak amacıyla konusunda uzman bir yazardan Fuzuli Bayat’tan Şamanlığın ne olduğunu, ayrıca
Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı
Ana Hatlarıyla Türk ŞamanlığıFuzuli Bayat · Ötüken Neşriyat · 201781 okunma
Türklerin kitle hâlinde Hıristiyan olması, Şamanizm'den geçiş sürecinde Bizans propagandasıyla olmuştur. Bunun dışında Uygurların Nestûrî rahiplerinin etkisiyle Manihaizm gibi Hıristiyanlığı kabul ettiği bir dönem de var. İlginçtir; Efes konsilinde aforoz edilen bu mezheb İran'da ama büyük ölçüde Türk ve Moğollar arasında yayıldı. Sonra 14-18. yüzyıllarda Rus Kilisesi'nin Kazan ve Sibir hanlıklarının topraklarında yaptığı misyonerlik faaliyetleri söz konusu... Buralarda vuku bulan tanassurlar nitelikçe birer facia olduğu için sayı çok abartılıyor (Mişerler). Aslında olabileceğinin en azıdır.
Sayfa 39 - Kronik Kitap 5.BaskıKitabı okudu
Reklam
İslam Düşüncesinin Teşekkülü Döneminde Gnostizm’in Etkileri:
Şinasi Gündüz, “Mitoloji ile İnanç Arasında” adlı kitabında Gnostizmi şöyle anlatmaktadır: “Gnostizmin tam bir tarifini yapmak genellikle zor olmakla birlikte, gnostizmin Tanrı, alem, insan, kurtuluş ve bilgi gibi temel konularda kendine özgü açıklamalar getiren ve M.Ö. 5’nci ve 4’ncü Yüzyıllardan itibaren çeşilti Ortadoğu toplumlarınca yaygın olarak temsil edilen dini-felsefi bir akım olduğu söylenebilir. Yahudilik ve Hıristiyanlık içersinde Batı tipi gnostik inanç ve öğretileri temsil eden birçok ekol var olduğu gibi, tamamıyla gnostik bir karaktere sahipolan ve Doğu tipi gnostik gelenekler olan “Sabiilik” ve “Manihaizm” gibi akımlar da mevcuttur. Ortadoğu menşeli olan gnostik inanç ve öğretilerle Hint geleneği arasında da çeşitli konularda dikkate değer benzerlik ve paralellikler mevcuttur.
Uygurlar ahlak itibariyle de mükemmel insanlardı, samimi bir medeni camia teşkil ediyorlardı. İpekçilik, meyvecilik ve şarapçılığı mükemmel inkişaf ettirmişlerdi. Kumaş imalinde çok mahirdiler. Kadınların cemiyetteki mevkii yüksekti. Pamuk, keten ve ipek elbiseler, müzeyyen ve sırmalı kürkler giyerlerdi. Diğer Türkler gibi, Uygurlar da din meselesinde müsamahalı idiler. Burada Budizm, Manihaizm, Hıristiyanlık ve Şamanlık yerleşmişti. Mutaarrız(yayılmacı) vaziyeti dolayısıyla kendisine karşı uyanık bulunmayı icap ettiren İslamiyetten de birçok şeyler almışlardı, cuma günü bayram eder ve ibadetlerden önce abdest alırlardı. Mabetleri ve manastırları çoktu. Bunlar rahiplerle dolu idi. İlim de iyi inkişaf etmişti. Çin usulünce kitap basma sanatı da girmiştir.
Sayfa 137 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Baskı: Şubat 2020, İstanbul
Senin dinin sana, benim dinim bana
Manihaizm 6. yüzyılda Batıda, özellikle Afrika ve küçük Asya'da çığ gibi büyümeye başlar. Bir ara Hıristiyanlığı tehdit eder olur. Ne ki, din yayılması savaşını sürdürmeye soluğu yetmez. Batı'da Hıristiyanlık, Doğu'da İslamlık, onun yazılı kitaplarını bile yok ederler. Böylece Mani katı bir gizem bulutunun altında kalır. Onun üzerine bugün bildiklerimiz, ancak Hıristiyan ve Müslüman din adamlarının güvenilmez yazılarına dayanır.
Rahiplerin kendisine Mani dini hakkında anlattıklarına hayran kalan Bögü Kağan, hayvansal gıdalar yemeyi yasaklayan, savaşçılık duygusunu zayıflatan bu dini resmen kabul etti. Kağan'ın hedefi Uygurların bozkır hayatını bırakıp şehirli olmalarını sağlamak, dolayısıyla ülkesini daha mamur ve refah içinde yaşanan hâle getirmekti. Bögü Kağan, Manihaizm'i kendi halkına kabul ettiren ilk ve tek hükümdar (Orta ve Doğu Asya'da başka örneği yoktur.) olarak göze çarpmaktadır.
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
98 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.