Bir şey sana ait ise maniler olsa da gelir seni bulur. Gelmişse gitmez. Ama sana ait değilse onu tutamazsın. Hiçbir tedbir takdirde olmayanı var etmez.
Sayfa 53 - Hayat Yayınları, Ankara 2020, 1. BaskıKitabı okuyor
Haberdâr olmamışsın kendi zâtından da hâlâ sen,
“Muhakkar bir vücûdum!” dersin ey insan, fakat bilsen...
Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:
Avâlim sende pinhândır, cihanlar sende matvîdir :
Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,
Olur kalbin tecellî-zâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.
Musaggar cirmin amma gâye-i sun’-i İlâhîsin;
Bu
-Osmanzade Hamdi Bey'e-
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
İlk sevgiye benzeyen ilk
Acaba Papalagi, yarattığı bu taşla övünüyor mu? Bilemem. O, kendine özgü fikirleri olan bir yaratıktır. Hiçbir anlamı olmayan, onu hasta eden pek çok şeyi yapar; üstelik bununla da yetinmeyip bir de bunları ödüllendirir, üstüne maniler düzer.
Kadınlık alt kültürü illa da kötü bir şey anlamına gelmez. Oyalar, yemeniler, halılar; mâniler, ninniler de bu alt kültürün ürünleridir; değerlidir. Ancak ne sanatı sürgit oya ile sınırlayabilirsiniz; ne hayatı haremlik selamlık düzeninde tutabilirsiniz. Kadınların erkek baskısından özgürleşip kendi kişiliklerini bulabilmeleri için kimi kez salt kadınlardan oluşan grupların desteğine ihtiyaç duydukları da bir gerçekliktir. Ancak burada karar verici olan birtakım siyasal/toplumsal yetkeler değil, bireylerin gereksinimleridir.