İnsanoğlunun, bir jenerasyondan bir diğerine ortalama geçiş süresi yirmi beş senedir. Bu süreyi aşan herhangi bir ödüllendirme planı uzun dönemli ortak çalışma sistemini baltalayacak bir düzensizliğe sebep olur. Özetlemek gerekirse, insan ırkı kendi atalarının düşüncelerine ihanet etmeye meyillidir. Bana göre, tek mantıklı çözüm yolu; taviz vermeyen etkin kurumlar ve geleceğe karşı umutsuz olanlara tepki göstermektir.
Burada şunu bir kere daha hatırlatmak isteriz: İnsanın manevi dünyası beş basamaklı bir merdiven gibidir. İlk ve temel basamak, ilimdir. İkincisi, mantıklı ve sistemli düşünce demek olan fikir ve hikmettir. Üçüncü basamak, güzelliği hedef tutan sanattır. Dördüncüsü, iyilik duygusundan kaynaklanan ahlaktır. Beşincisi ise dindir. İşte bu özellikler birbiri üzeri ne kurulmuş merdiven basamakları gibidir. Bu basamakların hepsi birbiriyle ilişki içindedir. Bunlar birbiriyle uyum içinde olursa sahibine sağlam bir kişilik kazandırırlar. Uyum içinde değillerse kişilik bozukluğuna sebep olurlar.
Reklam
ayrılmak için baya mantıklı bir sebep
sana kafa göz dalamadığım için bir türlü sakinleşemiyorum, ben ayrılmak istiyorum Osman.
RAB'DEN KORKUYOR MUYUZ?
Bu bölümün başlığı muhtemelen pek çok Hristiyan'ın üzerinde çok az düşündüğü önemli bir konuyu ortaya koyuyor. Üzerinde ne kadar da az düşünülse, bu (zarar görme pahasına göz ardı ettiğimiz) oldukça önemli bir konudur. Kutsal Kitap'ın Rab korkusu hakkında söyleyeceği çok şey vardır, ancak Hristiyanların büyük bir çoğunluğu bu kavramı
Sayfa 99 - GDKKitabı okudu
Damdan düşer gibi, annemi sevip sevmediğimi sordu. "Evet, herkes gibi," dedim, o âna dek muntazaman daktilo eden kâtip tuşları karıştırmış olmalı ki bir ara bocaladı, geri dönüp yazdığını düzeltti. Yine ortada mantıklı bir sebep olmamasına karşın, sorgu yargıcı bu kez de beş el kurşunu birbiri ardı sıra mı sıktığımı sordu. Düşündüm, önce bir el ateş ettiğimi, birkaç saniye sonra da diğer dört kurşunu sıktığımı belirttim. Bunun üzerine, "İlk kurşunla ikincisi arasında neden beklediniz?" diye sordu.
Sayfa 64
Her şeye rağmen, anne babalarımıza ve onların ebeveynine ya da onların yerindeki kişilere, bize ettikleri muamele saf eziyet olsa dahi, bir minnet borcu duymamız gayet normaldir. Anladığımız kadarıyla bu duygu, ahlakın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak samimi duygularımızı ve kendi hakikatimizi, taşsız bir mezara gömmemize sebep olan bir ahlak türüdür bu . Ağır hastalıklar, erken yaşta ölüm ve intihar aslında gerçek hayatlarımızı boğsalar da ahlak dediğimiz kurallara boyun eğmemizin mantıklı sonuçlarıdır. Hayatın kendisi yerine, bu kuralları yüceltmeye devam ettiğimiz sürece, dünyanın her yerinde durum böyle olmayı sürdürecektir. Beden, böylesi bir muameleye isyan eder , ancak onun konuştuğu tek dil, hastalık dilidir. Çocukluktaki gerçek duyguların reddedildiği fark edilmedikçe de nadiren anlaşılan bir dildir bu.
Reklam
368 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.