- Duygusal veya mistik unsurlardan kaynaklandıkları için dünyayı sarsan siyasi ve dini inançların gücü, ne akıl tarafından yaratılmış oldukları ne de akıl tarafından yönlendirilmiş oldukları gerçeğinde yatar. Siyasi ve dini inançların ortak bir kökeni vardır ve aynı kurallara uyarlar. Aklın yardımıyla değil, aksine aklın karşıtı olarak oluşurlar.
Razumihin:
“Hayır, başka bir sebep kabul etmiyorlar. Yanılmıyorum. Yazılarınıda gösteririm. Her şey toplumun etkisiyle oluyor. Bu, onların en sevdikleri cümle... Toplum düzelirse, protesto edecek şey kalmayacağından, cinayetler de kendiliğinden duracakmış. İnsanlık birden haksever ve doğru olacakmış. İnsanlığın zaafları ve güçleri hiç hesaba katılmıyor. Tarihsel bir gelişme süreci içinde ilerleyen insanlığın, sonunda normal bir toplum olacağına inanmıyorlar da, matematiksel bir beynim kurduğu teori sayesinde, birden bire kusursuz, eksiksiz, günahsız bir toplum haline gelivereceğine inanıyorlar. Doğayı reddetiyorlar. Bu sebeplerden dolayı tarihten hiç hoşlanmıyorlar. Ondan budalılıklar dizisi olarak söz ediyor, orada aptallık, vahşet ve gafletten başka bir şey yok, diyorlar. Hayattan, yaşamaktan da nefret ediyorlar. Bu yüzden de yaşayan bireylere tahammül edemiyorlar. Ruhlarla ise, hiç ilgileri yok. Yaşayan ruh hayat ister. Ruh, matematikçilerin kurallarına uymaz, isyankârdır! Onların istediği ise, belki Hint lastiğinden yapılmış bir şey. İtiraz etmez ve matematiğin bütün kurallarına uyar. Şunu söyleyebiliriz; tek düşündükleri, yeni yollar, binalar, fabrikalar yapmak. Her şey hazır, ama insan ruhu hayata doyamadı. Yaşamak istiyor. Mezarı özlemedi daha... Doğayı mantıkla yenemezsin! Mantık, ihmalleri önceden hesaplar, ama milyonlarca ihtimal vardır. Bunları bırakalım da rahatlık problemlerine el atalım, böylece çözümlemek yolunda bir adım atmış sayılırız. Fakat bu çok açık, üstünde düşünmeye gerek yok. Önemli olan bu... Düşünmeyeceksin... Hayatın bütün sırrı, iki kitap sayfasında yazılıdır...”
Sayfa 255 - .Kitabı okudu
Reklam
Musaddık ile Harriman arasındaki görüşmelerin duraklamasının sebebi Musaddık'ın tartışma şekli veya petrol endüstrisinin karmaşıklığını kavrayamaması değildi. Gerçek sebep, bu tartışmanın niye yapıldığı konusunda iki adamın farklı yaklaşımlarıydı. Harriman'a göre tartışmanın konusu pratik meselelerdi. Bunlar da mantıklı analiz yaparak, tartışarak ve uzlaşarak halledilebilecek bir dizi teknik konuydu. Musaddık'ın görüş açısı ise tamamen farklıydı. Ona göre, Iran özgürlüğünün kutsal bir anını yaşıyordu. Kanında dolaşan Şii idealleri, isterse sonu şehitlik olsun, onu adalet aramaya kararlı kılıyordu. Bu olağanüstü anda rafinerinin yönetimi veya tanker kapasitesi hakkındaki detaylar onun için konuyla ilgisi olmayan gülünç şeylerdi.
Sayfa 134Kitabı okudu
Pareto'ya göre sorunlar üç türlüdür: Sorunların bir kısmı mantıkîdir (lojik). Yaşayışımız mantikîdir; yaptığımız iş, aldığımız aylık ve diğer haklar, giydiğimiz giysi, yazın ince kışın kalın giyinmemiz, birine kompliman yapmamız, düşünmemiz ve incelememiz hep mantikî işlerdir. Çünkü bu işlerle sonuca da erişiriz. Diğer bir tür, mantıksız (illojik) işler veya sorunlardır, aptal veya deli bir insanın yaptığı işler gibi. Üçüncü tür ise mantık dışıdır. Bunlar ne mantıklı ne de mantıksızdırlar; çünkü aslında mantık kategorisinden değildirler. Mantıktan daha güçlüdürler. Mantık, ihtiyaç durumunda kullanacağım sebep sonuç ilişkisinden ibarettir. Fakat bazen insan bütün bunları daha üstün bir şey için ortadan kaldırır, örneğin toplumu ateşten kurtarma uğruna kendini bilinçli olarak yakar. Böyle bir davranışta mantık aramak mantıklı olmaz. Hiçbir karşılık, hiçbir mükafat beklenmeden yapılan bu işler, söz konusu özelliklerinden dolayı ahlakın özüne de uygundur. İşte aşk, beni kendi yaşayışımın üzerlerine kurulduğu çıkar ve yararlara rağmen bütün çıkarlarımı, bütün maslahatlarımı, hatta hayatımı ve kendi var bulunmamı, başka birinin var bulunmasını, başkalarının var olmasını ve kendim dahi olsam sevgi beslediğim ideal uğruna feda etmeye çağıran ve benim de olumlu cevap verip yerine getirmemi sağlayan bir güçtür. (Sayfa 56-57)
Sayfa 56 - Fecr Yayınları, 6. BaskıKitabı okudu
Ölüme hazır olan birinin mantıklı bir sebep göstermesi beklenemez. Ölüme ya da yaşama hazır olmak aynı düzlemde yer alan iki uçta eylemlerdir.
Önemli olan Tanrının çürütülebilir olup olmadığı değil (ki çürütülemez değildir) varlığının mümkün olup olmadığıdır. Bu başka bir konudur. Bazı çürütülemez şeylerin diğer başka çürütülemez şeylerden çok daha olanaksız olduğuna mantıkla hükmedilir. Tanrıya, varolma olasılığı hesaplanamayacak olan ayrıcalıklı bir şey olarak bakmak için hiçbir sebep yoktur. Ve Tanriyı kanıtlayamayacağımızı veya çürütemeyeceğimizi ve bu yüzden de var olma olasılığının yüzde 50 olduğunu söylemek için de kesinlikle sebep yoktur.
Sayfa 67 - KuzeyKitabı okudu
Reklam
496 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.