Çocuklar öyle bir rejime maruz kalıyordu ki sağlıklı doğmuş olsalar bile omurgaları bükülür, sırtları kambur kalırdı! Üstelik bu omurga, biyolojik açıdan iskeletin en ilkel ve temel parçası, canlı organizmanın ana desteğidir! Bu omurga hem ilkel ınsan çöllerde aslanlarla savaşırken ya da mamut avlarken hem de uygar insan taşları yontup demiri bükerken ve yeryüzündeki egemenliğini genişletirken en şiddetli mücadelelere karşın dik kalabilmiştir. Gel gör ki aynı omurga okul yüküne dayanamıyor, bükülüveriyordu! Özgür bir toplum yaratma düşüncesinden ve çabalarından biraz olsun haberi olmayan bir bilimin okullarda bir kölelik aracı geliştirmiş olmasını anlayabilmek mümkün değil.
Sabahları Ana-Baba Yanına Gelen Çocuk
Sabahları, çocuk anasını babasını uyandırmaya gelmeye görsün, kıyamet kopar. Ama çocuğu uyanır uyanmaz onların yanına koşturan sevgiden başka nedir ki?.. Çocuk, yatağından kalkar kalkmaz bir koşu onların yanına varıyorsa, bilsinler ki onlara, "Sabah oldu, ışığa bakın, doğru dürüst yaşamayı öğrenin!" demek içindir bu adeta. Oysa ana baba, çocuğun başlarında bittiğini görüp, mahmur mahmur, "Sana kaç kere buraya gelme dedik!" diye onu terslediklerinde, çocuk, "Ben sizi değil, uyuşuk ruhunuzu uyandırmak için geldim!" dese ne cevap verirler?
Sayfa 100 - E-kitapKitabı okudu
Reklam
Yazmada ilerleme, yazılı ve sözlü dillerin paralel gelişmesine bağlıdır. Başlangıçta yazılı dil sözlü karşıtından ayrı ayrı damlalar halinde süzülür ve sonunda yazılı sözcük ve cümlelerden kurulu belirgin bir ırmak gibi akmaya başlar.
Çocukların üstün bir kişisel onur duygusuyla donatılmış olduğunu zamanla anlamıştım. Yetişkinler küçüklerin nasıl kolayca güvendiklerini, kırıldıklarını oldum-bittim anlamazlıktan gelirler.
"Falanca öğretmen öğrencilerine âşık adeta!" gibi sözler yetişkinlerin ağızlarından düşmez.
Çağdaş şehirlerdeki iç içe yaşantıda çocuklara yer yoktur. Otomobillerin sel gibi akıp geçtiği sokaklarda, acelesi olan yetişkinlerin koşuşturdukları kaldırımlarda nasıl yer olabilir onlar için? Kendi işlerini tamamlamaya vakit bulamayan yetişkinlerin, çocuklara ayıracak zamanları da yoktur. Genellikle hem baba hem de ananın çalışması gerekmektedir. Aksi halde, çocuklar da onlarla birlikte yoksulluk çekeceklerdir. Daha iyi koşullarda yaşayan çocukların hayatları bile dört duvar arasında geçer, bakımlarını yabancılar üstlerine almışlardır. Evin ana babaya ait bölümüne geçmelerine izin verilmediği bile olur. Ne onları anlayan biri vardır, ne de kendilerine özgü faaliyetlerini sürdürebilecekleri bir köşeleri. Sessiz olmalı, hiçbir şeye el sürmemelidirler. Çünkü hiçbir şey onların değildir, her şey yetişkinlerin malıdır. Çok yakın zamanlara kadar çocukların benim diyebilecekleri bir iskemleleri bile olmamıştır.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.