Grant ellerini onun omuzlarından kalçasına doğru kaydırdı, sonra tekrar yukarı çıkarken dizleriyle bacaklarını iki yana ayırdı, bileriyle kalçasını mıncıklamaya ve
onu arzudan çıldırtana kadar okşamaya başladı.
“Grant..."
“Söyle canım?"
Stephanie arkasını ona doğru kaldırdı. “Şimdi."
“Sabırlı ol."
“Olamam."
Grant gülerek eğildi ve Stephanie’nin sol kalçasını acıtana kadar ısırdı.
Stephanie bir çığlık atarak şaşkınlık içinde orgazma ulaşırken vücudunu bir ateş ve enerji dalgası sardı.
Zirveden aşağı inmeyi başardığında, çarşafı sımsıkı kavramış olduğunu ve Grant’in onu dizlerinin üstüne
kaldırdığını fark etti. Aletinin küt ucuyla hassas girişini hafifçe dürtüyor, okşuyor ve azdırıyordu.
Stephanie yalvarırcasına arkasını ona doğru itse de Grant acele etmiyordu.
Sonunda arkadan içine doğru kaydığında, Stephanie tekrar boşalmanın eşiğine gelmişti. Grant poposunu
öylesine çimdikliyordu ki Stephanie çürüyeceğinden emindi, ama umurunda değildi. Yüzü ona dönük
olmadığı için seviniyordu. çünkü bütün savunmasının yıkıldığını görmüş olurdu.
Grant birden içinden çıktı, boğuk bir sesle, “Dön," dedi.
Ona bu kadar teslim olmaktan sakınmaya çalışsa da, Stephanie söylediğini yaptı.
Grant ellerini onun altından geçirip kendine doğru çekti.
“Bana tutun,” dedi, ona tekrar girerken yavaşça öptü. “Ar-kandayım.”
Onun güzel sözleri kadar bakışları altında da ezilen Stephanie kollarını boynuna dolayıp sımsıkı tutundu.
“İşte bu,” dedi Grant. “Bana güvenebilirsin, Steph. Seni yüzüstü bırakmayacağım.”
Bu sözlerin kendisi için ne demek olduğunu acaba biliyor muydu? Avazının çıktığı kadar ağlamamak için
dudağını ısırdı ve yüzünü onun boynuna gömdü. Sıradan sabun kokusu hiç bu kadar çekici olmamıştı.
Stephanie onun teninin lezzetine varırken Grant hızlandı.
“Benim için gel bebeğim.” Onu kışkırtmak için elini ikisinin arasına soktu.
Grant’in parmağı klitorisine dokunduğu anda Stephanie çığlık atarak patladı, ona koridordaki köpekler
uluyarak eşlik etti.
Grant kendisi de zirveye ulaşırken gülüyordu, sonunda Stephanie’nin üstüne yığıldı.
“Ev sahiplerimiz huzursuz,” dedi Stephanie, Grant'in sırtını okşayarak. Yüzüne dokunan saçları
yumuşacık, göğsündeki sakalları ise sertti. Stephanie onu sonsuza kadar şu anda olduğu yerde tutmak
istiyordu. Ancak Grant ne kadar nazik ve sevgi dolu olsa da, onun kendisine ait olmadığını hatırladı.
Kendini koruma içgüdüsüyle, onu sımsıkı tutan kollarını gevşetti.
Stephanie'nin umduğu gibi yana devrileceğine. Grant
onu öperek aşağı doğru inmeye ve hiç sönmeyen ateşini tekrar tutuşturmaya başladı.
“Grant..."
“Şişt." dedi Grant. bütün dikkatini onun karnına vererek.
Karşı koymayı başaramayan Stephanie kollarını iki yana açtı ve zamanı geldiğinde gitmesine izin
verecek gücü bulmayı umarak kendini ona bıraktı.