Çalıştıkça henüz keşfedilmemiş bilgi alanlarını görüyordu; günlerin sadece yirmi dört saat olması, artık onun müzmin bir şikayet konusu haline gelmişti.
Ruth’la birlikteyken kalkıp oradan ayrılmak yüreğini cız ettiriyor ve mümkün olan en az zamanı harcayarak eve, kitaplarına dönmek için karanlık sokaklardaki en hızlı araca biniyordu. En kötüsüyse fizik veya matematik kitabını kapatıp kalemi kâğıdı bir yana koyarak yorgun gözlerini uykuya teslim etmekti. Kısacık bir süre de olsa hayattan uzak kalmaktan nefret ediyordu; tek tesellisiyse çalar saatinin beş saat sonraya kurulu olmasıydı. Neyse ki sadece beş saat kaybettikten sonra çınlayan saat tarafından bilinçsiz halde yatmaktan kurtarılışının ardından, on dokuz saatlik muhteşem bir gün daha geliyordu.
İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki.
Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum.
Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum... ama anlatamıyorum...
Martin Eden / Jack London
"Kitaplarla, resimlerle, güzel şeylerle dolu olan, insanların alçak sesle konuştukları, kendilerinin ve düşüncelerinin temiz olduğu bir havayı solumak istiyorum.."
Jack London / Martin Eden
"Biliyordum, çok büyük bir hata yaptım. İnsanım ben de beşerim şaşarım bazen. Lakin hiçbiri geçerli akçe değil, farkındayım. Yaptığım yanlış seni yargılamak ve suçlamak oldu. Geçmişte o zamanlar öyle düşünmediğim halde şimdi öyle düşünüyormuşum gibi astım, kestim hatta biçtim. Çok büyük bir hataydı. Geleceğe yönelik de iddialı sözlerde bulundum. Aslında bunların hepsi, seni tekrar bulmadan önce, yeniden kaybetmekten korkuyor olmamdan ileri geliyordu. Korkuyordum ve suçluyordum. Şu insan ve bazen ben ne kadar da alçalabiliyoruz. Oysa sevgimizin ne derin bir şey olduğunu hatırlasak, o zaman hepsine, o feci sözlere, o yaralayıcı davranışlara, hepsine üstün gelmez mi? Gelir elbet, bundan eminim. Bendeki değişim bundandır şüphesiz..." (Martin'den)
…insanların o küçük hayatlarını yine küçük unsurlara göre devam ettirdiklerini ; birey olamadan ve esiri oldukları bazı toy kaideler yüzünden hayatı gerektiği gibi yaşayamadıklarını gördü. Bu insancıklar her zaman birbirlerine sokuluyor, hayatlarını birbirlerinin düşünceleriyle şekillendiriyorlardı..