O gözler ki ölümsüzlüğü ilk kez orada görmüştü. Gerçi son zamanlarda ölümsüzlüğü unutmuş, bilimsel okumalarını başka taraflara kaydırmıştı ama kelimelerle ifade edilmiş tüm savları aşan, sözcüklere dökülmemiş bir iddia okudu Ruth'un gözlerinde. O gözlerde aşkı gördü ve bütün tereddütlerin uçup gitmiş olduğunu anladı. Kendi gözleri de aşk doluydu. Aşkta sual olmazdı. Tutkudan onun anladığı buydu.
"Ruth'un sınırı, ufkunun sınırıydı ve sınırlı beyinler ancak başkalarındaki sınırları görürdü."
Reklam
İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth'da da vardı. 86
İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth'da da vardı. Eski çağlarda kadın olarak yaratılmadıkları için Yahudilerin Tanrı'larına şükretmesini sağlayan, modern dönemdeyse başka tanrıların yerine yeni bir tanrı koymak için misyonerleri dünyanın en ücra köşelerine gönderen şey, işte bu dar görüşlülüktü.
Sayfa 86 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"En azından elinde aşk ve Ruth vardı."
Ruth'un da kendisiyle birlikte ona kendi gözleriyle gördüğünü, kendi beyniyle tutup oradan çekip aldığını ve kendi eliyle yazdığı kelimelerle o sayfalara yerleştirdiğini duyumsamasını istiyordu.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.