"Umutsuzluğa düşmeyin. Bu sizin durmadan tökezlediğiniz en tehlikeli boşluk fakat adımlarınızı sağlam atmalı ve umudu kılavuz edinmelisiniz. Umut edin de yaralarınız yarı yarıya iyileşsin,inatla umutsuzluğa kapılırsanız sizin için hiçbir teselli kalmaz. İnanın bana ,sevgili arkadaşım, güneş de , toprak da ,onların tüm güzellikleri de günün birinde duyacağınız neşeyi bahşedebilirler size. Sevginin dinçleştiren saadeti yüreğinizi yeniden ziyaret edip sizi kedere mahkûm eden büyüyü bozacak;öyle ki ,size sıkıntı veren o uzun gecelerde gözlerinizin nasıl kapanabildiğine hayret edeceksiniz."
Reklam
Sir Isaac Newton’ın kendisini büyük ve keşfedilmemiş hakikat denizinin kenarında deniz kabuğu toplayan bir çocuk gibi hissettiğini itiraf ettiği söyleniyor.
Kimseye bağlı olmadığım gibi, kimseyle ilgim de yoktu. ‘Çıkış yolum serbestti’ ve ölümüme yas tutacak kimsem yoktu. Görünümüm iğrenç, cüssem devasaydı. Neydi bunların anlamı? Ben kimdim? Ben neydim? Nereden gelmiştim? Kaderim neydi? Bu sorular zihnimi sık sık bulandırıyor, bense yanıtlarını bulamıyordum.
Arkadaşım yok Margaret. Başarının getirdiği heyecanla sevinirken bunu paylaşabileceğim birisi olmayacak. Hayal kırıklığına uğradığım zamanlarda kimse beni toparlamaya çalışmayacak. Hislerimi kağıda dökmeliyim evet. Ancak bu hislerimi paylaşabilmek için çok zayıf bir yöntem. Hislerimi paylaşabileceğim ve ne hissettiğimi gözlerimden anlayabilecek biriyle dost olmak istiyorum.
Hayatı yaşama talimatları: 1-Dikkatini ver. 2-Şaşır. 3-Gördüklerini anlat. ——Mary Oliver——
Sayfa 213 - Doğan Novus Yayınları, 15. Baskı, çeviren: İstem ErdenerKitabı okuyor
Reklam
Kendi yarattıklarıyla savaşa tutuşmuş, kadir-i mutlak bir Tanrı’nın görüntüsü nasıl bir hayret ve dehşet uyandırırsa bu kitap da bende aynısını uyandırmıştı.
Merhamet ve dostlukları için yalvaran birini, nasıl bir canavar olursa olsun, kapılarından geri çevirirler miydi?
Bilginin ne tuhaf bir doğası var insanı bir kez yakalamaya görsün. Kayanın üzerindeki bi yosun gibi aklına yapışıyor.
Yalan gerçeğe böylesine benzerse kim gerçek mutluluğa yürekten inanabilir ki?
Reklam
Izdırap ve umutsuzluk, ta yüreğimin derinlerine sızmıştı; hiçbir şeyin yok edemeyeceği bir cehennem taşıyordum içimde.
Bazen bütün düşünce ve hislerimi silkeleyip atmak istiyordum, fakat acının üstesinden gelebilen tek şey vardı; korktuğum ama bir türlü kavrayamadığım ölüm.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.