Recaizade Mahmut Ekrem'in kaleminden dökülen Araba Sevdası, adeta İstanbul'un aristokrat kesiminin pırıltılı dünyasına kapı aralayan bir anahtar gibidir. Bu eşsiz eser, sadece döneminin toplumsal dokusunu değil, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki çatışmaları da ustalıkla yansıtır. İçinde bulunduğumuz hayatlarımızda bile kolaylıkla
Sıkı bir Ahmet Ümit okuyucusu olarak Bir Aşk Masalı yazarın masal türünde okuduğum ilk kitabı oldu.Ne yalan söyleyeyim alıştığım tarzı dışında olduğundan ilk başta biraz yadırgadım fakat yazarın o her zamanki ustalığı,kalemi sayesinde kendimi o masalın içinde buldum.Beş farklı ülkeden beş farklı prens ve rüyalarında görüp peşinden sürüklendikleri bir aşk masalı...Yolculukları boyuca yaşadıkları hem onlara hem de biz okuyuculara çok önemli hayat dersleri veriyor.Evet,her zamanki gibi okumaktan pişman olmadığım bir Ahmet Ümit kitabıydı fakat bana sorarsanız favorilerim her zaman alışık olduğum Ahmet Ümit eserleri olacaktır.
Bir Aşk MasalıAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 20228,2bin okunma
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir.
‘Vietnam Efsaneleri/ Vietnam Söylenceleri’
Ulaş Başar Gezgin
Özellikle Avrupa masallarında çocuklara içten içe sunulan iletilerin pek hoş olmadığının, Zehra İpşiroğlu’nun bir yazısını okuduktan sonra iyice farkına varmıştım. Masaldaki çocuklar, canavarları/ cadıları/ üvey anneleri, kısacası kötü
Sovyet Türkologlarının Gözüyle Türk Yazını
Ulaş Başar Gezgin
Sovyetlerin bilim ve teknolojiye çok önem verdiğini biliyoruz. Bu bilim dostu ülke aynı zamanda toplumsal bilimlere hatırı sayılır bir kaynak ayırıyordu. Bu olumlu atmosfer, dünyanın önde gelen Türkologlarının bir bölümünün Sovyetlerden çıkmasını sağlayacaktı. Sovyetler dağılmadan
Masalın başka bir ustalığı daha vardır. Temkin
"bir zamanlar ülkenin birinde bir padişah yaşarmış."
Söylemlerindeki "yer, zaman ve kişi belirsizliği" eleştiriyi cezadan muaf tutar. Nede olsa sözün gideceği adres belli değildir.
Doğum öncesinden ölüme uzanan çizgideki tüm düğümler genetik hafızanın da katkısıyla ortak bilinçdışının evrensel simgelerinde karşılığını bulurken, ilginç ve şaşırtıcı sonuçlarla karşılaşılır. Örneğin Pamuk Prenses gibi masumluğun simgesi olan pek çok masalın erotik, hatta pornografik alt metinler yazdığı,öpüşmenin
cinsel birleşmeyi (ve ormanda yalnız kalmakla birlikte erginlenme törenlerini), camın bekâreti, aynı zamanda seksüel alanı, kırmızının ise yasak tutkuyu simgelediği çift dilli masallar; şifreleri çözümlemede esrarın kendine özgü hazzını cömertçe sunarken, ideolojisindeki
sıradanlıkla bir kez daha şaşırtır: İdeolojiyi bunca girift labirentlerden ustaca ve bin bir renkli elbiseler giydirerek geçiren dehşetengiz zekâ, ideolojinin aslıyla neden uğraşmamıştır? Başka bir ustalığı daha vardır bu türün: Temkin. “Bir zamanlar,
ülkenin birinde, bir padişah yaşarmış…” söylemlerindeki “yer, zaman ve kişi belirsizliği” eleştiriyi cezadan muaf tutar. Ne de olsa sözün gideceği adres belli değildir. Köle Ezop’un efendilerini yerden
yere vururken hayatta kalmasını mümkün kılan da bu dolaylı anlatım biçimidir. Bir hikâyeyi zarar görmeden anlatmak için isimleri değiştirmenin yetmemesi durumunda ise değişim uç noktalara taşınarak, özgürce söyleme olanağı yaratılır. Exupery’nin Küçük Prens’i, Swift’in Gullıver’ın Seyahatleri ya da Thomas More’un cesur politik girişiyle Ütopya’sında olduğu gibi yapay atmosferler yaratılır ya da Simorg’da olduğu gibi insani sorunlar fabl’a aktarılır.
"Bir zamanlar, ülkenin birinde, bir padişah yaşarmış..." söylemlerindeki "yer, zaman ve kişi belirsizliği" eleştiriyi cezadan muaf kılar. Ne de olsa sözün gideceği adres belli değildir... Toplumlar en ağır politik baskı altında oldukları dönemlerde bile masal aracılığıyla dertlerini anlatabilmişlerdir. Ülkelerini distopik bir coğrafyaya, zamanı belirsiz bir geçmişe, yöneticilerini isimsiz bir krala ya da padişaha çevirerek en tehlikeli sorulardan ve cevaplardan kurtulmak basittir.