Jack London bu kitabında yüzyılı aşkın süre önce var olan ve hala devam eden çiftçilerin sorununa değinmiş. Bir çiftçi çocuğu olarak ya bu sorunlar hala var diyerek okudum kitabı. Üretmek o kadar zahmetli ki sıcağın altında güneşten derimin su topladığını bilirim. Ama emeğinin karşılığını alamıyorsun ya o daha çok acıtıyor insanın içini. Şimdi soruluyor neden topraklar boş, neden gençler köyden kente göçüyor. Emeğe saygı yok, çiftçiye saygı hiç yok. Ürettiğin ürün senden 1 liraya alınırken pazarda 7-8 liraya satılıyor, tek emeği alıp pazara götürmek. Çiftçi hem emek harcıyor, hem bir sürü masraf yapıyor. Mazot, gübre, ilaç, sulama, tarım aletleri vesaire say say bitiremem masrafları. Kredi çekiyorlar tarım aleti alıyorlar, ertesi yıl o borcu kapatmak için tekrar kredi çekiyorlar. Kısır döngü içerisindeler.
Süt üreticileri de aynı, süt paraları yıllardır yerinde sayıyor ama yem parasına %500 zam geliyor. Et üreticilerden ucuza alınıp kasapta fahiş fiyatlar uygulanıyor.
Daha çok yazacak şey var ama kime dert yanalım kim çare bulsun çiftçiye. Ama sizden ricam pazarda köylü kesimden kendi malını satanlardan alışveriş yapın ve onlarla pazarlık etmeyin, oradaki üç kuruşun hesabını yapmayın. Emeğe saygı duyun.