başkalarının mutluluklarına ve sevinçlerine karşı büyük bir öfke duyan insanların bu güzel yeryüzündeki en çirkin bitkilerden farksız olduğunu anladı..
“Kötüler gider ama kötülük kalır.” diyor kitapta. O kadar doğru ki. İnsanlar başkalarına yaptıkları kötülükleri unutabiliyor. Fakat kötülüğe maruz kalan insanlar bunu asla unutamıyor ve o kişinin karakteri bile değişebiliyor.
Kitapta, Körebe lakaplı bir seri katil 2012 yılında tam 12 cinayet işlemiştir. Lakabının körebe olarak anılmasının nedeni kurbanlarının(!) gözlerini bağlamasıdır. Ayrıca öldürdüğü kurbanları (!) hep çocuklara taciz, tecavüz eden kişilerdir. Körebe 2012 yılında 12 cinayetten sonra bir daha cinayet işlememiş ve ortalıktan kaybolmuştu ta ki şimdiye kadar. Yeniden ortaya çıkan körebe, insanları öldürmeye kaldığı yerden devam etmektedir. Peki, bu körebe kim? Neden insanları öldürüyor ve 12 sayısı neyi simgeliyor?
Kitapta katile hak verdiğimiz zamanlar oluyor. Fakat ne olursa olsun katil olan kişide kötüdür. Çünkü gözü dönmüştür. Ahmet Ümit’in bu okuduğum üçüncü kitabı. Ahmet Ümit’in yazım tarzını, ifade şeklini çok beğeniyorum. Ahmet Ümit’in bu kitabı da oldukça sürükleyici ve merak uyandırıcıydı. Sonunda yine beklemediğim birinin katil olduğunu öğrendim. Kitabının sonunda da katilin geçmişte yaşadıklarına çok üzüldüm. Herkesin merakla okuyacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum.
"Peki, niye ağlıyor o halde?...Ben aşık olmanın güzel bir şey olduğunu düşünmüştüm hep." diyor kızlardan biri. On iki ve on üç yaşlarında iki kız kardeş bir gün mürebbiyelerinin çok mutsuz olduğunu görürler ve nedenini anlamaya çalışırlar. Ancak anlayamazlar. Fakat bir gün anne ve babalarının mürebbiyeleri hakkında olumsuz ve yargılayıcı konuştuklarını duyarlar. Bu durum onları çok sinirlendirir. Çünkü mürebbiyeleri çok iyi biriydi. İki küçük kız kardeş, mürebbiyeleri için endişe duymaya başlarlar. Mürebbiyelerinin başına ne geldi? Neden insanlar tarafından yargılanmaktadır?
Kitap aslında bizlere ahlakın bile cinsiyetler üzerinde ne kadar değiştiğini göstermektedir. Örneğin ahlaksız bir davranış karşısında kadınlar cezalandırılırken, erkeklerin ise tutucu ahlak anlayışıyla korunduğunu görüyoruz.
Stefan Zweig’in kitaplarını okumayı çok seviyorum. Kısa kitaplarında bile bir öğreti, bir ders çıkartabiliyor insan. Bu kitabı da oldukça akıcı ve güzeldi.
MürebbiyeStefan Zweig · Bilgi Yayınevi · 201826.5k okunma
“Ahmet Ümit’in bu kitabı 15 öyküden oluşmaktadır. Başta isminden dolayı roman olduğunu düşünmüştüm. Ancak kısa kısa öykülerden oluşuyor. Öykülerin ana karakteri Nevzat başkomiser ile yardımcısı Ali komiserdir. Bu harika ikilinin yaşadıkları olayları kısa kısa okumakta oldukça keyifliydi. Ben çok beğendim. Kafam dağılsın , olayların üstünde de çok durmayayım derseniz kesinlikle okuyun.”
“Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan Kral’dır.”
Görmeyen insanların arasında gören biri varsa bu kişi Kral olabilir mi? Biz insanlar bizden farklı görünen insanları küçümseriz ya da acırız. Bu nedenle de o kişiye daha nazik davranmaya çalışırız. Peki, bizler doğuştan körsek, yaşadığımız yerdeki herkes körse ve bir gün gördüğünü söyleyen biri çıkıp gelirse o kişiye nasıl yaklaşırız? Tabii ki de inanmayız çünkü asırlardır görmenin ne demek olduğunu bilmiyoruz ve o bize görmenin ne demek olduğunu anlatsa da anlamayız. Örneğin; Şu an bazı ünlüler astral seyahat yaptığını hem geleceğe hem de geçmişe gittiğini anlatıyor ve biz buna inanmıyoruz hatta çoğumuz dalga geçiyor olabiliriz. Bunun nedeni de bunu daha önce deneyimlemediğimiz için. Yani körler ülkesi insanları içinde görmek imkânsız ve bunu iddia eden başkarakterimiz içinde sağlığı yerinde olmadığı düşünülüyor. Sizce gören biri uzun zaman körler ülkesinde kalırsa gözleri gördüğü halde zihni körleşir mi?
Kitap oldukça akıcıydı içerisinde geçen diyaloglar ders çıkarır nitelikteydi. Yazarın okuduğum ilk kitabı değil. Hem yazım tarzını hem kurgularını çok beğeniyorum yazarın. Bence her yaştan insanın okuyabileceği bir kitap.
Körler ÜlkesiH. G. Wells · Kolektif Kitap · 20182,427 okunma
"Allah kimi hidayet etmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun göğsünü, göğe çıkıyormuş gibi dar ve tıkanık yapar. Allah, inanmayanların üstüne işte böyle pislik çökertir. İşte Rabbinin doğru yolu budur."
Yaşam, insanlar öyle her istediklerini elde edemedi diye değil, arzuları kendilerine hasar vermeye başladığında, istedikleri şey katlanılmaz kayıplara gebe olduğunda trajik bir hal alır.
“Nasıl ki günde beş defa bir nehirde yıkanan insan. tertemiz olur ve bedeninde kır kalmazsa, günlük kılınan beş vakit namaz da insanı öylece günahlardan temizler.”