Araba tırıs gidiyordu.İhtiyar peşinden koşuyor ve bağıra çağıra ağlıyordu; ağlayışı koştuğu için titrek, kesik kesik bir sesle duyuluyordu. Zavallı şapkasını düşürdü ve onu kaldırmak için durmadı. Başı yağmurdan sırılsıklam oldu; rüzgar çıktı;yüzü kırağıyla kaplanıp ıslandı. İhtiyar kötü havanın farkında değilmiş gibiydi ve ağlayarak arabanın bir sağında bir solunda koşuyordu. Eski rendigotunun etekleri rüzgarda kanat gibi havalanıyordu. Bütün ceplerinden kitaplar dökülüyordu;iki eliyle dev bir kitap tutuyordu, sıkıca sarılmıştı ona. Yoldan gelip geçenler şapkalarını çıkarıp haç çıkarıyorlardı. Bazıları da durmuş şaşkın şaşkın ihtiyarı seyrediyorlardı. Tek tek çamura düşüyordu cebinde ki kitaplar. Onu durduruyor, düşürdüğü şeyi gosteriyorlardı; onu yerden alıp yine tabutun peşinden koşuyordu.