Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Felsefe tarihçisi, felsefi karşıtlıklar daha iyi anlaşılsın diye genellikle rutinleşen kategorileri harekete geçirme tuzağına düşmemelidir. Ne yazık ki, felsefe sosyolojisi kısmen de olsa, bir tür gerçekçi yanılsamanın kurbanı olmuştur; zira bilimsellik iddiasındaki sosyolojiyle hegemonya derdine düşmüş felsefe arasındaki kavgayı sorgulamaksızın yeniden üretir: Öyleyse, onu özel bir alandaki antagonist pozisyonlar mantığıyla değerlendirdiğimizde, felsefi tarihyazıcılığının efsanevi figürü, ama aynı zamanda Bergson'un geliştirdiği hafıza sorunsalının mirasçısı da olan Maurice Halbwachs'ın izlediği yolu nasıl anlayacağız? Burada, pozitivizmden mülhem bir sosyolojiyle hafızanın neospiritüalist tanımı arasında bir melezlenme olduğu ayan beyan ortada: Kolektif hafıza kavramının sosyolojideki kalıcı başarısı, onu, karşıtlık yapılarını ortaya koyacak pozisyonel alan kavramı araçlarının çok tembelce kullanıldığına ilişkin itirazın destekçisi haline getirir.
“Zaman sert bir kısıtlamanın ağırlığını omuzlarımıza sıklıkla yükler.”
Reklam
Désiré Roustan
"Geçmişten bahsettiğimizi sandığımızda, bunun yüzde doksan dokuzu yeniden oluşturma ve yüzde biri gerçek bahistir, demekte ısrar ediyorsanız; sizin açıklamanıza direnen yüzde bir tortu, hatıranın muhafazası sorununa dayanak olmaya yeter. Şimdi, bu tortudan kaçınabilir misiniz?"
Sayfa 44 - Pinhan Yayınevi
Sadece, daha az seven kişi, eşitsiz bir biçimde paylaşılan bir duygu temelinde ortaya çıkan birlikteliğe kendisini daha az adamıştır.
Sayfa 36 - Pinhan Yayınevi
Belleğimizin boş bir levha olmadığını; orada adeta bulanık bir aynaya bakarken olduğu gibi, geçmişi birkaç çizgi ve belli belirsiz dış hat şeklinde görebileceğimiz anlamına geliyor.
Sayfa 33 - Pinhan Yayınevi
Anılarımız kolektiftir; tek başımıza katıldığımız olaylar ve gördüğümüz şeyler hakkında olsalar dahi, başkaları tarafından bize hatırlatılır.
Sayfa 30 - Pinhan Yayınevi
Reklam
... Peki ya tarih ile sosyal bakımdan hatırladıklarımız aynı şey midir?
Sayfa 15 - Pinhan Yayınevi
Seküler-muhafazakar uçurumunu açıklıyor bir nebze
Bir insan grubu, alışkanlıklarıyla uyumlu bir yerde uzun süre yaşadığında, yalnızca hareketleri değil düşünceleri de onun için dış nesneleri temsil eden fiziksel imgelerin ardıllığına göre düzenlenir.
Sayfa 145 - Heretik, 3.Baskı Mayıs 2021, çev: Banu BarışKitabı okudu
Düzen, insanın iç dünyasında stabiliteyi sağlar
Auguste Comte, akli dengenin büyük oranda ve öncelikle, gündelik temasımızın olduğu fiziki nesnelerin değişmemesinden ya da biraz değişmesinden ve bize bir sürelik değişmezlik görüntüsü sunmasından kaynaklandığı gözleminde bulunmuştur. Bu, gerginliğimizi ve duygu durumumuzdaki değişikliklere yabancı, bize bir düzen ve iç huzuru duygusu veren sessiz ve durağan bir topluluk gibidir. Birden fazla psikolojik sorunun, düşüncemiz ve şeyler arasındaki bir çeşit temas kopukluğuna, alışık olunan nesneleri tanıma güçlüğüne eşlik ettiği doğrudur, öyle ki, kendimizi yabancı ve devingen bir ortamda kaybolmuş buluruz ve hiçbir dayanak noktamızda kalmamıştır.
Sayfa 139 - Heretik, 3.Baskı Mayıs 2021, çev: Banu BarışKitabı okudu
154 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.