Aslında çocuk eseri gibi görünen bu kitap, daha çok yetişkinlerin kaldırabileceği bir eser. Okurken bu denli üzüleceğimi tahmin etmezdim. Ah Zeze, ah üzümlü kekim, zeki, meraklı, hassas, duygusal çocuk…
Zeze’nin masum, kimsesiz, acılı yüreğinin ızdırabı içinize işliyor. Zeze’nin Portuga’yla vedalaştığı o son sayfalarda bıraktığım gözyaşlarını unutmayacağım. Hep yüreğimde taşıyacağım ve ben de hep özel yeri olacak, “seni çok iyi anlıyorum Zeze; ben de küçük bir çocukken, beni çok seven Portugamı yani Babamı kaybederken, aynı acıları çektim, çok şey kaybettim, kaç yaşına geldim yokluğu hala canımı yakıyor. İçimde hala onun için ağlayan zavallı küçük bir çocuk var Zeze…”
Keşke hiçbir çocuk acıyla tanışmasa.. Duygu yüklü bu kitabın herkesin ve her kesimin başucunda olması gereken bir kitap, keşke o kadar çok bekletmeyip daha önce okusaydım, kesinlikle tavsiye ederim.