“Dünyadan geçip giden her ruh dokunulur olana dokunur, değişebilir olanı değiştirir, ama neticede bakmaya gelmiştir, almaya değil. Ayakkabılar eskir, çimenler üzerlerinde oturula oturula ezilir, en sonunda her şey olduğu yere bırakılır ve ruh göçüp gider, tıpkı rüzgarın meyve bahçesinde yere düşmüş yaprakları dünyada kahverengi yapraklardan başka keyif alınacak hiçbir şey yokmuş gibi.”