Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Max Brod
"Yitik bir kuşaktık,bizi dünyanın en berbat felaketine karşı körleştiren elli yıllık barış dönemi yüzünden yitip gitmiş bir kuşaktık.Kendimize biraz saygılı olsaydık,siyasete bulaşmasaydık.Wagner müziği,Yahudiliğin ve Hristiyanlığın temelleri,izlenimci resim ve benzeri başka konular üzerine tartışmak bize son derece önemli görünüyordu..Ve barış bir gecede yıkılmıştı.Hepimiz aynı derecede ahmaktık"
“Çünkü bu, ustaca bir kitap yazma girişimi değil, bir iç dökme, bir itiraf, bir paylaşma arzusu.”
Nerden başlayacağımı, nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Bir süredir kitaplığımda olan ama kalınlığından dolayı hep ertelediğim kitaba bir akşam öneri ile başladım ve bir çırpıda okudum.
Kitap, İkinci Dünya Savaşı'nı yaşamış Profesör Maximilian Wagner'in hayatına girmesiyle kendi geçmişine, aile tarihine dönen ve öğrendiklerini yazmaya karar veren Maya Duran'ın hikayesini kendi ağzından anlatıyor.
Livaneli, Struma faciasını bir aşk hikayesiyle daha çarpıcı bir hale getirmiş. Hem muhteşem bir kurgu hem de(bence) bir araştırma kitabı okuduğumu söyleyebilirim. Öyle ki bazı bölümleri okurken merak edip araştırma yaptığımda oldu.
Üç kadın, üç hayat.. hangisi daha çok acı çekmiş bilemiyorum.. Ama en çok Nadia boğazımda bir düğüm oldu kaldı.
Ahh, sevgili Max.. sen nasıl dayandın bu acıya? Yaşar Kemal’in “Demir olsam çürürdüm, toprak oldum da dayandım.” sözünü anımsattın bana.
Acıları, sevgileri, başımıza gelse katlanamayız diye düşündüğümüz, haberlerde duyduğumuz ve üzüntüden kahrolduğumuz olayları gözlerim dolu dolu okudum bu kitapta. Sonu hüzünlü ama huzurlu biten kitaplardandı benim için.
Hikayen anlatıldığı için mutluyum Maximilian Wagner!
“Çünkü ancak hikâyesi anlatılan insanlar var oluyordu.”
İnsan insanın kurdudur!
Ne zaman Livaneli’nin kitaplarını elime alsam bir solukta bitireceğime inanarak başlıyorum. 2. Kez okuduğum serenadı, ilk okuduğumda bir solukta okumuştum. Şimdi sindire sindire okudum içime oturdu sanki. Aklımda dolanıp durdu bütün karakterler, acılar…
Ayşe(maya) Nadia, max, semahat ve bu yolda kendini bulan Maya. Roman II. Dünya savaşı sıralarında, nazilerden kaçıp Filistin’e gitmek üzere olan, 769 kişinin bulunduğu 768 kişiye mezar olan Struma gemisinden esinlenerek anlatılmış. Yazarın hayal gücüne bağlı olarak o dönemde Türkiye’ye gelen 40 bilim insanından olan Maximilian Wagner ve struma’da hayatını kaybeden daha doğrusu öldürülen eşi Nadia’nın aşkından bahsediliyor.
Devletler kendi çıkarlarını gözeterek bu katliama göz yummuş.
Hikaye beni yine çok etkiledi. İnsanlık dramını bir kez daha gözler önüne serdi.
Sahi neydi insan, amacı ne, kim, ne için….
Ne diyordu Thomas Hobbes “insan insanın kurdudur”
Serenade für Nadia
Zülfü Livaneli’nin birçok kitabını okuyup, neden bu zamana kadar Serenad’ı keşfetmemişim diye sordum kendime. Genel olarak Zülfü Livaneli’nin kalemini çok seviyorum. Ama Serenad , Okuduğum en iyi Livaneli kitabıydı diyebilirim. Bir aşk hikayesinin çok güzel anlatıldığı, tarihi olayların çok başarılı bir kurguyla aktarıldığı ve sadece bu yönüyle
481 syf.
7/10 puan verdi
Kitap, 2001 yılında İstanbul Üniversitesi’nde çalışan Maya Duran ile 1930’larda Türkiye’de hocalık yapmış olan Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner arasında gelişen sıra dışı bir aşk hikayesini anlatır. Kitap, hem kişisel hem de toplumsal tarihin iç içe geçtiği, duygu yüklü ve sürükleyici bir eserdir.
Kitabın büyülü tarihi örgüsünde, aşkın zaman ve mekan sınırlarını aşabilen gücünü görebiliyoruz . Kitapta, 60 yıl önce başlayan ve hiç bitmeyen bir aşkın izini sürerken, tarihin acı ve dramatik olaylarına da tanıklık ederiz. Kitap, aşkın gücünü ve insanlığın umudunu vurgular.
Kitabın kahramanları, Maya ve Max, çok farklı yaşam deneyimleri ve kültürleri olan iki insan olmalarına rağmen, ortak bir duyarlılık ve merak paylaşırlar. Maya, modern, bağımsız ve cesur bir kadındır. Max, yaşlı, hasta ve yalnız bir adamdır. Ancak ikisi de geçmişlerinde saklı kalan sırları ve yaraları olan karakterlerdir. Kitap, bu iki karakterin birbirlerini tanıyarak, kendilerini de keşfetmelerini anlatır.
Kitabın anlatımı, akıcı, sade ve etkileyicidir. Kitapta, gerçek olaylara ve kişilere dayanan tarihi bilgiler de verilir. Kitap, hem bir aşk romanı hem de bir tarih romanı olarak okunabilir. Eserde Yahudi Soykırımı, Mavi Alay, Türkiye-Almanya ilişkileri, Türkiye’nin modernleşme süreci gibi konular işlenir. Kitap, bu konuları ele alırken, siyasi ve ideolojik bir tavır takınmaz, ancak insan hakları ve hümanizm değerlerini savunur.
Kitabın sonu, okuru hem şaşırtan hem de duygulandıran bir şekilde biter. Kitap, aşkın ölümsüzlüğünü ve mucizesini gösterir. Keyifli okumalar...
Roman türü bence adının hakkını verebilmesi için anlatılan olayları okuyucuya yaşatması gerekir. Yazar bunu başaramıyorsa büyük bir eksiklik vardır. Okuduğum ilk Zülfü Livaneli kitabıydı Serenad… çok karmaşık duygular içerisinde okuyarak bitirdim bu kitabı. İlk defa bir kitabı bitirmek istemedim. Bu isteğim kitabın eşsiz bir eser olmasından ötürü doğdu içimde. Türk edebiyatının çok kaliteli eserler verdiğini hiç kimse inkar edemez. Geçmişten bu güne değin mükemmel eserler veren edebiyatımız Serenad olmadan biraz sönük kalıyormuş. Bu kitabı onca yaşanmışlıklara saygı gösterip ve gerekli ciddiyeti takınıpta okuyan her okuyucu bu durumun söylediğim gibi olduğunu anlamıştır. Sadece bir kitaptan ibaret değil, bir yaşam, yeni bir hayat, yeni bilgiler, yeni maceralar ve yeni gerçekler… Olayların ön yüzünde her ne kadar geçmişte yaşanan kuvvetli bir aşk yer alsada kitabı okuyunca işin aslının sadece bir aşk değil, bir zulüm, insanlığa karşı yapılmış büyük adaletsizlikler ve daha üstü kapanmış nice insanlığa sığmayan kan dondurucu olayların yer aldığı görülüyor. Dünyaya olan bakışım, insanlara karşı tutum ve tavırlarım başta olmak üzere hayata dair bana çok şey öğreten Serenad’a, Max Wagner ve sevgili eşi Nadia Deborah’a, Maya’ya, ve sevgili yazar Zülfü Livaneli’ye son olarak bana bu kitabı öneren ve armağan eden sevgili arkadaşıma sonsuz şükran ve minnetlerimi sunuyorum… Elveda Max, Elveda Nadia…
ANCAK HİKAYESİ OLAN İNSANLAR VAR OLUR
Coğrafya Kaderdir.
Evet, Maya Duran’ın hikayesi bu! Pardon sadece Maya’mı dedim? Hayır, Hayır… Bu Ayşe’nin, Nadia’nın, Mari’nin de hikayesi bu! Etnik köken dayatmasından ve yozlaşmış anlayışlardan etkilenen kadınların hikayesi bu!
Bu Maxmillian Wagnerin hikayesi! Ali Dede’nin hikayesi! Din-dil-Irk ayrımı yapmayan, kutsal duygu olan aşkın peşinden gidenin hikayesi bu! Devletlerin zulmüne ortak ettiği insanların Verilen Emre göre değil vicdanına göre hareket etmesinin hikayesi! Maximillan Wagner ve Maya…harika iki insan.Bu kitap günümüz Türkiye’sinin bir arka planda yaşanan hikayesi.
Kitap ismini yaşanan toplum krizi içerisinde Alman topraklarında ‘Ari’ ırkı olarak adlandırılan Max ile Onun yahudi sevdiceğinden Nadia’nın, aşklarının müzikal tezahürü “Serenad” isminden geliyor. Toprak parçası ne olursa olsun Yaşanan hep aynı ama etkisi farklı.
Zülfü Livaneli ile bu kitapla tanışmak gerçekten büyük zevkti. Kitap hem bir gerçeklik, hem de bu gerçeklikleri dinlerken genel kültür birikiminizi geliştirecek güzel bir roman. Anlaşılması kolay…Anlayabilene çok zor bir kitap. Kesinlikle okuyun.
Max Wagner'in hikayesi
İstanbul Üniversitesi'nde çalışmakta olan Maya ile Alman asıllı Amerikalı profesör Maximian Wagner'in kesişen yolları.
Max ve karısı Nadia ile Struma'nın hikayesini tüylerim diken diken olarak okudum. Çarpıcı bir hikayesi olan romanın anlatım dili oldukça sade ve akıcı.
Okunası bir kitap. Tavsiye edilir.
Neredeyse her okurun haberdar olduğu oldukça popüler bir kitap Serenad. Hem bu denli popüler olması hem de kendimi kitap incelemesi yazacak seviyede görmemem sebebiyle bu incelemeyi yazmayacaktım ama dönüp kitaptan aldığım notlara bakınca benim için ne kadar yoğun, tatmin edici bir okuma olduğunu gördüm ve incelemeden çok öğrendiklerimi başka
481 syf.
8/10 puan verdi
Romanın içersindeki mini hikayeler, tarihi argümanlar ve eski hikayelerden alınan alıntıları harmanlayışı, bilim kurgu romanı olmamasına rağmen bende bir Dan Brown kitabı okuyormuşum hissiyatını uyandırdı.
Kahraman bakış açısı karakteri kadın olup, kötü ya da ortalama dediğim bir kitap şimdiye kadar karşıma çıkmadı ve Türk yazarlara karşı
Severek okuduğum o muhteşem eser...
O kadar güzel bir kitap okudum ki uzun süre etkisinden çıkamadım. Yine Livaneli kalemi ve yine muhteşem bir eser. Yazarımızdan okuduğum 4. eser ve aralarında en çok beğendiğim Serenad kitabı oldu. Okuduktan sonra keşke filmi de olsa da izlesem dedim.
Peki kitap bize neyi anlatıyor? Gelelim kitabımıza...
Akademisyen Maya Duran 'ın Alman Profesör Maximilian Wagner'i ağırlaması ile başlayan hikayemizde Yahudi soykırımı, aşk hikâyesi, toplum ve günümüzdeki sorunları ele alan birçok şey anlatılır. Maya, Prof. Max'in ajan olmasından şüphelenir ve araştırmaya koyulur ama birçok bilgi bulsa da bu konu hakkında kesin bir sonuca ulaşamaz. Maya'nın konuğuyla ilgilenme sürecinde Max'in isteği üzerine Şile'ye gider ve her şey 87 yaşındaki Max'in deniz kıyısında , Serenad eserini çalması ile olaylar ard arda gelir. Profesör soğuktan donarken Maya onu hayata döndürmeye çalışır ve zamanla gerçekler ortaya çıkar.
Okurken sadece bir kitap değil aynı zamanda ne kadar geçmişi anlatsa da günümüzde hala var olan bazı sorunları da ele almaktadır. O yüzden herkese tavsiye ederim, mutlaka okuyun. Sevgiyle kalın
Keyfili okumalar
10/10
#kitapalıntıları
"Düşüncelerimi hayatın gerçekliği mi belirliyordu, benim ruh halim mi? Ama zaten bu ikisi birbiriyle ilişkili değil miydi? "
"Dünya'nın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama!"
(İnceleme ve özet)
Aşırı beğendim, ağladığım çok yer oldu. Gayet akıcı bir dille yazılmış. Bence oldukça güzel bir eser. Okunmasını tavsiye ederim. Özetle değinmek istiyorum birazcık. Maya İstanbul Üniversitesi'de Rektör yardımcılığı yapıyor. Kerem adında bir oğlu var, eşiyle boşanmışlar. Anneannesi ve babaannesi Hitler zamanlarında çok