Gülmek gerçekten akıl hükümranlığında mıdır?
Boulle, kitabında “hayvanlar gibi ilkel” Soror insanlarını sadece dilden ve öyküden mahrum kılmamış. Kahkahadan da mahrum kılmış. Bu yolla da korkmanın hayvani içgüdülerin, gülmenin ise “akıl”ın hükümranlığında yaşadığını ima etmiş.
“… muazzam olan klasik anlamdaki öyküler var. Odysseus’un öyküsü, Doktor Frankenstein’ın öyküsü, Luke Skywalker’ın öyküsü. Bu öyküler nesillerce anlatılıyor, nesillerce dinleniyor (ya da izleniyor) ve insanların kültürünün, simgeler sepetinin parçası hâline geliyor. Hayatımızda yaşadıklarımıza eşlik eden, anlam ve ilham için zaman zaman yaslandığımız birer yoldaş oluyor.”
Reklam
“Diğer türler iletişim sistemlerini sadece gerçeği tanımlamak için kullanırken, insan dilini sadece gerçekliği tanımlamak değil, gerçeklik yaratmak için de kullanır.”
“… insanın kurgu yaratma ve ona inanma gibi tuhaf, diğer canlılarda bulunmayan bir özelliğe sahip olması…”
Hiçbir durumda bir eylemi, eğer psikolojik ölçekte daha altlarda yer alan birinin alıştırmalarının sonucu olarak yorumlanabiliyorsa, daha yüksek fiziksel becerilerin sonucu olarak yorumlamamalıyız.
SEFALET: ZİHNİN UYARICISI
Bütün aşağılanmalarımız açlıktan ölmeye karar veremememizden gelir. Bu ödlekliğin bedelini pahalıya öderiz. İnsanlara bağlı olarak, dilencilik kabiliyeti olmadan yaşamak! Şişinen şanslılar, şu giyimli maymunlar önünde alçalmak! Yazgınızın horgörülmeye bile lâyık olmayan şu karikatürlerin insafına kalması! İçinde barındırdığı hiyerarşileri ve seviye düşmeleriyle şu gezegeni yok etme hevesini tahrik eden herhangi bir şeyi dilemenin utancıdır bu.
Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nereden geldiklerini, ne olduklarını ve nereye gittiklerini bilmeden, belki de bu bilinmezlikten acı çekiyorlardır.
Sayfa 125 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Fikirlerimizi paylaşmayı geçtim, acımızı bile dile getiremiyorduk.
Sayfa 48 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Bir katır kadar inatçı ve bir insan kadar aptal!"
Reklam
Ah!Bu korkunç dış görünüşün ne önemi vardı ki!Benimkiyle bağ kuran ruhuydu.
Ağlayarak kaybedecek vaktim yoktu. Onun için ne yapabilirdim ki artık?
"Zekanın elde edilebileceği gibi, kaybedilebileceğinide de görüyorsun."
"Sadece iki el, kısa parmaklar ve sakarlıklarına bakılınca, insanın doğuştan engelli ve evrenin açıkça belirttiği şeyleri anlamak ve geliştirmekten aciz olarak dünyaya geldiği görülüyor," dedi Zira.
Sayfa 106Kitabı okudu
Bin yıllık evrimin son eseri olan ben, yan yana dizilip beni arzuyla gözlemleyen bu maymunların, sekreterine notlar dikte eden şu yaşlı orangutanın, dostane bir havada gülümseyen dişi bir şempanzenin, kıkırdayan iki gorilin önündeki ben, bir insan, görülmedik kozmik koşullara özürler yakaran, o anda gezegenlerde ve gökyüzünde insan felsefesinin hayal bile ettiğinden çok daha fazla şeyin var olduğuna oldukça emin olan, ben, Ulysse Merou, tavuskuşlarına has bir şekilde güzeller güzeli Nova'nın çevresinde dönerek aşk törenine başladım.