Musab Erdinç bigeç

Musab Erdinç bigeç
@mbelged
Talebe
İlahiyat
İst
İst, 25 Mayıs 1994
6 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
İtibarın büyük bir sakıncası daha var, o da hayatımızı insanların algısına göre yaşamak. İnsanların kaçtığı şeylerden kaçarak ve hep istediği şeyleri isteyerek yaşama zorunluluğu…
Reklam
Spinoza ile mutlu olmak isteyen var mı? :))
''Mutluluk veya mutsuzluk, sevgiyle bağlandığın nesnenin niteliğine bağlıdır.'' I Spinoza Reis diyor ki: yanlış şeyleri seversen (hepimiz sevdik be) mutsuzluktan kurtulamazsın, lanet gibi kalır üzerinde yaşamak. Ancak sana değer katacak şeyleri seversen mutluluğa doğru yol almış olursun...
Kaybettim diye hayıflandığın şeyler sahiden senin olmuş olsaydı onları asla kaybetmezdin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
insanın kendisi kendisi mi?
"İnsan"ın Hikayesi Bir sürü koyunu olan çok zengin bir sihirbazın anlatıldığı bir doğu masalı vardır. Bu sihirbaz aynı zamanda çok da cimridir. Ne çoban tutar ne de koyunların otladığı yere çit yaptırır. Koyunlar, çoğunlukla ormana gider, bazen hendeklere düşer, bunlar yetmezmiş gibi, sihirbazın, onların etini ve postunu istediğini bildikleri için de sık sık kaçarlar. Sonunda sihirbaz bir çare bulur. Koyunlarını hipnotize eder ve onlan önce ölümsüz olduklarına, hiç zarar görmeyeceklerine, derileri yüzülürken hiç canlarının yanmayacağına, hatta bunun onlar için çok yararlı ve hoş olacağına, kendisinin de sürüsünü çok seven iyi bir "efendi" olduğuna inandırır. Sonra onları çok sevdiğini, onlar için her şeyi yapmaya ha­ zır olduğunu, başlarına bir şey gelse bile, bunun hiç endişe edecek bir şey olmadığını söyler. Hatta iyice abartıp koyunlarını, koyun bile olmadıklarına, bazılarının aslan, bazılarının kartal, bazılarının insan, bazılarının da sihirbaz olduklarına ikna eder. Ondan sonra koyunlarla ilgili bütün endişeleri sona erer. Koyunlar hiç kaçmaz, sihirba­zın, onların etine ve postuna ihtiyacı olduğu zaman da sessizce sıralarını beklerler. İşte bu hikaye, şimdi insanların içinde bulunduğu pozisyonu çok güzel anlatır. P. D. Ouspensky'nin, “Mucizevi olanı ararken” adlı kitabından alıntı.
insanı kendini daha bulmuş değil, birçok şeyi bulsa da...
Kader...
Bizi birinci derecede etkileyen şey, tercihlerimizdir. Bu da irade yetimizle ilgilidir; sadece bilmekle ilgili bir şey değil. İki şeyden hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu bildiği halde kötüyü tercih edene, bu bilgisinin ne yararı var! Bir insanın kaderini belirleyen ve hatta kaderini belirleyecek karakteridir. İnsan tercihlerinden başka nedir ki?
İnsanın doğası ve özgürlüğü üzerine araştırmadır.
Reklam
Schopenhauer,karakterin sabit ve değiş­mez olduğunu söyler. Örneğin bir egoistin arzularını şe­killendiren kriterleri değiştiremeyiz. Egoiste sadece küçük bir çıkardan ziyade daha büyük bir çıkara ulaşacağını, kötü kalpliye de başkalarına laf etmenin kendisine de zarar vereceğini anlatırsanız vazgeçer. Ama onlardan egoizmi veya kötülüğü çıkarmak, kediyi fare kovalamaktan vazgeçirmek gibi olanaksızdır. Eğitimle o egoisti yanıltabilir daha iyi­ si fikirlerini düzeltebilirsiniz. En doğru yol kendisine de fayda sağlayacağı konusunda ikna edilecekse bunun yalan­la değil de dürüstlükle yapmaktır. Ama başkaları için acı duymayı öğretecekseniz bunun deveye hendek atlatmaktan daha zor olduğu aşikardır. İrade Terbiyesi, Jules Payot
Büyük adamlık
واذا كانت النفوس كبار - تعبت في مرادها الأجسام - Ruh büyük ve özelse eğer kişi de O halde; Bedenler yorulur onun peşinde
Tarihin En büyük insan trajedisi, insanın, sebep olmadığı bir olayın sonuçlarını yaşamak zorunda kalmasıdır. Bu trajedinin dindarlara vuran şiddeti ise normalden daha büyüktür. Zira dindarlar yaşadıkları anın değil geçmişinde mirasçıları olarak konumlandırılırlar ve bir dinin tarihinde meydana gelen olaylar onların kişisel tarihlerine eklenir. Böylece doğan her çocuk yüzlerce hatta binlerce yıllık nefretin tarafı olarak dünyaya gözünü açar. Yaşam onun için temiz bir sayfa olmanın ötesinde, nasıl yaşayacağına binlerce yıllık tarihle belirlenen bir gelenek ırmağıdır. Kimliğini ve kişiliğini bu ırmağa katılmakla bulacağına inandırılır. Bu tür total kimliklere ait olmakla kendi kişiliğini gerçekleştirebileceğini inandırılan insanlar, özgürlüklerini kaybederler...
Sayfa 11 - otto
İnsanın hüznü ne kadar derin olursa nefreti de o kadar büyük olur.
Sesini değil kelimelerini yükselt. Zira yağmurlardır çiçekleri büyüten, gök gürlemesi değil.