İnsan sadece baktığı boşluklarda asılı kalırmış. Hevesle kursak arasında toza dumana kim karıştıysa yediyi ömrün helali hoş olurmuş. Topraktan gelenin çamura kesmesi hayırdanmış . Bir gün nasılsın diye soracak olurlarsa iyiyim demeyecekmişsin çünkü yarım olmak ödevmiş ve hatta tam bile olsan yarım durmak lazımmış. Dünya, herkese yetecek kadar bir yer kaplamış. Dağın suyu, ormanın ağacı, sofranın tuzu, gecenin gündüzü.eninde sonunda birbirine karışırmış. İnsan. Asıl eksildikçe tamamlanırmış öğrendim.
Gılgamış’ın dört bin yıl önce ölümsüzlüğü bulmak için çıktığı yol, yeni yolcularını bekliyor. Yeni, aciz ve ümitsiz” bende öleceğim” cümlesini kurmakta güçlük çekiyorum. Özne-yüklem uyuşmazlığı değil, hayat-ölüm uyuşmazlığı var bu cümlede...