Küçük, çok küçüktüm..
Yerdeki ekmek kırıntıları toplar,
Yükseklere koyardım..
Hani tarlamıza zarar vermesin diye,
Korkulukla korkutulan,
Sonbaharda yalnızlığa göçen,
İlk baharda umutlarla dönen,
Kuşlar var ya,
Onlar için..
Benim kanatlarım hiç olmadı ..
Sevgiye yaklaşınca,
İçimdeki kuşlara,
Birileri yem atıyor sanki..
Sanki varmış gibi,
Kanat sesleri geliyor içinmden ...
Sevda kuşun kanatlarında değil ki,
Onlar olmayanı nasıl taşısın..
Bir de kanatları kırılırsa,
Uçsa, uçamaz..
Göçse, göçemez..
Sevgisini ulaştırmak isteyen kalpler..
Özgürce sevmek adına,
Yerdeki tüm kırıntıları,
Yükseklere, en yükseklere koyun ...
Manayı kaybettik. Manaya yer bırakmayacak derecede bu dünyanın cümbüşüyle mest olmuş bir çağda, suni coşkunluklarla kaygılar arasında savrularak tüketiyoruz ömrümüzü.