- "İnsanoğlu bir düzen olmadan yaşayamaz!
Bu yüzden bir düzen düzeltilemez bir noktaya gelince yıkılarak yerine yeni bir düzenin kurulması kaçınılmaz olur...
Bu açıdan modernleşme de, birincisi, sünnet/hikmetin çözülmesi, ikincisi, bunu telafi girişimi şeklinde pasif ve aktif olarak iki boyutta düşünülebilir.
Descartes ile başlatabileceğimiz pasif modernleşme, kısaca hikmetin kaybı anlamına gelen özne/nesne, zihin/beden, varlık/bilgi, bilgi/eylem ayrılması gibi temel kutuplaşmalarla temayüz eder.
Bu süreçte hikmetin kaybı, pasif modernleşme, kaybedilen hikmetin yerine seküler bir hikmet olarak civilization’un (medeniyet) geçirilmesi ise aktif modernleşme olarak görülebilir. Türkçede civilization karşılığında kullanılan medeniyet kavramının İngilizce tam lâfzî karşılığı civilitiy’dir; lâfzen temeddün=medenileşme anlamına gelen civilization değil. Medeniyet’in İngilizce lâfzî karşılığı civilitiy yerine civilization olarak ifade edilmesinde, teolojik bir espri, sekülerleşmenin sırrı yatar. Kabaca modern çağın başlangıcı olarak alınan 1500’den itibaren civilization, westernization, globalization (medenileşme, batılılaşma, küreselleşme) gibi temel kavramların “-laşma, -leşme” gibi süreç kalıbıyla ifadesi, aslında modernleşme sürecinin ötesinde bir mistik aşma sürecini, bunun dönüşmesini, sekülerleşmesini anlatıyor..."
(Kalem Dergisi- Bedri Gencer'le söyleşi)