Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Medine’nin boşaltılması emredildiği zaman Fahreddin Paşa ağlayacak, Medine Kalesi’ni savunmak üzere kendisine bir alay bağışlanması için yalvaracak, yakaracak, yanık suzeşli acı feryatlar koparacak ve en sonunda, boşaltma emrinin geri alınmasına muvaffak olacaktı.
Sayfa 48 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Medine’nin anavatandan ayrı düşünülmesine hiç katlanamazdı. Ve hep sorardı: “Medine, anavatan değil mi?”
Sayfa 48 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Fahreddin Paşa’nın askerinin ruhu kendisinde, kendisi de askerinin ruhunda yaşardı.
Sayfa 47 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Fahreddin Paşa, her sabah Harem-i Şerif’in hademeliğini yapar, kefene bürünerek ve başına beyaz sarık sararak Peygamberimizin merkadını kendi eliyle siler süpürürdü. O, Ravza-i Mutahharanın hizmetkarı, bekçisi, muhafız-ı mukaddes cihad esnasında düşmanla işbirliği yapanlara karşı muhafızı idi.
Sayfa 47 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Fahreddin Paşa..
Bir kıtayı teftiş ederken, kıtanın en başındaki eri, herkesin gözü önünde kucaklar, öper ve bu kucaklama, kumandan tarafından bütün kıta erlerinin aynı şefkatle sarıldığının sembolik ifadesi olurdu.
Sayfa 47 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Bu Hicaz Kuve-i Seferiyesi Fahreddin Paşa’nın kendi ruh ve cevherini katışıyla mükemmel bir asker sevk etme birliği haline gelmişti. Ve görüleceği gibi kahramanlıklar yapacaktı.
Sayfa 46 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Nasıl Balkan Harbi, Yemen İsyanı yüzünden kaybedilmişse, Suriye’nin elden gidişine sebep olan Filistin Harbi de, Hicaz İsyanı yüzünden kaybedilmiştir.
Sayfa 45 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Hazreti Peygamber cihada giriştiği günlerde, kafirlerle savaşırken, kendilerini uzaktan seyreden bedevileri görünce, haber göndermiş ve gazaya katılarak sevaba girmelerini istemiş. Şeyhleri kılını bile kıpırdatmadan: “Hele durun bakalım, hangi taraf yenilecek, görelim de o vakit elbette onun üstüne çullanırız. Bunu görmeden nefsimizi boşuna tehlikeye atamayız.” cevabını vermiş ve işte bu olaydan sonradır ki, Peygamberimiz de bunlara: “Urban, küfür ve nifaktan daha şiddetlisidir.” demişlerdir. Urban, karakterleri itibariyle çölün işte bu mahluklarıydı.
Sayfa 45 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Urban ve şeyhleri fakirlikleri dolayısıyla paradan başka bir şey bilmezlerdi. Dilenmezler fakat gözlerine kestirdiklerini soymak için boğazlamaktan da çekinmezlerdi. Hicaz çöllerinin bilfiil hakimi de bunlardı. Uçsuz bucaksız çöllerde, Osmanlı Hükümeti zamanında, bütün gayretlere rağmen, bunların Gazve dedikleri talanlarının bir türlü önü alınamamıştı.
Sayfa 44 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Şerif Hüseyin’in bu isyanda kullandığı Araplar da, Hicaz çöllerinde öteden beri göçebe hayatı yaşayan ve gazve (talan) ile geçinen son derece cahil, dünyadan habersiz fakir fukara bedeviler, yani Urban’dı.
Sayfa 44 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.