PKK 3
Bu çalışmaların yürütüldüğü sırada örgütün yöneticilerinden Haki Karaer'in 18 Mayıs 1977’de öldürülmesi, grubu oluşturan kişiler arasında şok etkisi yarattı. Bu olay üzerine, grubu oluşturan kişilerde silahlı mücadele fikri daha bir ön plana çıkmaya başladı. Bölgede iyice etkinleşmeye başlayan örgülün daha kalıcı bir yapıya kavuşturulması amacıyla 27 Kasım 1978’de Diyarbakır'ın Lice ilçesinin Fis köyünde bir toplantı yapıldı ve bu toplantıda Abdullah Öcalan bir parti kurulması gerektiği görüşünü ortaya attı. Bu görüş benimsenirken, partinin tüzük ve programının hazırlanması da kararlaştırıldı. Partinin Genel Sekreterliğine Abdullah Öcalan, Genel Sekreter Yardımcılığına ve Mali İşler Sorumluluğuna Cemil Bayık, Askeri işler Sorumluluğuna Mehmet Karasungur, Örgütlenme Sorumluluklarına ise Mehmet Hayri Durmuş, Baki Karer ve Şahin Dönmez getiriliyordu. Ancak, partinin kurulduğu gizli tutuluyordu. 1979 yılında AP Urfa Milletvekili Mehmet Celal Bucak’ın reisi olduğu Bucak aşiretiyle Apocular arasında yoğun bir çatışma süreci başlayınca, parti kuruluş bildirgesini açıkladı.
ant yayınlarıKitabı okudu
PKK 2
1974 ve 1975 yıllarında da aynı kişiler, benzeri çalışmalarını sürdürdüler. Ayrıca, sayıları arttıkça, Urfa, Diyarbakır, Dersim, Bingöl ve Elazığ bölgelerinde faaliyetlerde bulunmaya ve örgütlenmenin temelini oluşturacak küçük gruplar oluşturmaya başladılar. 1976 yılında Ankara-Dikmen'de yapılan bir toplantıda ise artık tek tek ilişkilerden vazgeçilerek, grup ilişkisinin yaygınlaştırılmasına geçilmesi doğrultusunda bir karar alındı. Bu çalışmaları yönlendirecek bir de yönetim grubu oluşturuldu ve bu grup içerisinde Abdullah Öcalan, Haki Karaer, Kesire Yıldırım, Mehmet Hayri Durmuş ve Kamer Özkan yer aldı. Oluşturulan bu yönetim çerçevesinde Güneydoğu illerinde yürütülen çalışmalara ayrı bir önem ve hız verilirken, sık sık bir araya gelinerek etkinliklerin değerlendirmesi yapılıyordu. 1977 yılından itibaren, grup, bölgede varlığını iyice hissettirmeye başlıyor ve Abdullah Öcalan'ın isminden dolayı "Apocular" olarak anılmaya başlıyorlardı. Bu sırada, hazırlanan broşür ve bildirilerin altına ise zaman zaman UKO (Ulusal Kurtuluş Ordusu) imzası atılıyordu.
ant yayınlarıKitabı okudu
Reklam
PKK 1
1973 yılı Nisan ayında Ankara Çubuk barajına pikniğe giden bir grup Kürt öğrencisi burada yine Kürt meselesini konuşmaya başlıyorlardı. Bu sırada Abdullah Öcalan, pikniğe katılan diğer arkadaşlarına bir örgüt kurmak gerektiği konusunu açıyordu. Bu fikrin ortaya atılması sonucunda, değişik zamanlarda bir araya gelmeye başlayan Abdullah Öcalan, Haki Karaer, Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir, Mustafa Karasu, Cemil Bayık, Kesire Yıldırım (öcalan) Haydar Kaytan, Ali Özer, Şahin Dönmez, Musa Erdoğan, Turgut Çetineren, İsmet Kılıç, Hasan Asgar Gürgöze, Alişir Gürgöze, Mustafa Dere, Kamer Özkan, Kemal Aygün ve İsmail Güngör isimli kişiler Kürt sorununu tartışmaya ve aynı zamanda da bu görüşleri doğrultusunda çevre edinmeye ve sempatizan toplamaya başlıyorlardı.
ant yayınlarıKitabı okudu
Değişik çevrelerden ayrılan Alişir Gürgöz, Hasan Asker Gürgöz, Adil Turan, Turgut Çetiner, Hasan Hüseyin Yıldırım, Mehmet Polat, Müfit Bayrak, İzzet Tırpan, Ahmet Zeki Okçuoğlu, Yalçın Çakıcı, Nurettin El Hüseyni, Ferit Uzun, Sabri Kont, Mustafa Aksakal, Reşit Dilek, Mustafa Dere, Mustafa Kutu, Remzi Öngören, Doğan Yüksel, Davut Kurun, Cemil Gündoğan ve Mete Tekin 1976 yılında bir araya gelerek Kawa adıyla yeni bir örgüt kurdular. Bu kişiler, kendi aralarından Nurettin El Hüseyni, Alişir Gürgöz, Hasan Hüseyin Yıldırım, Ahmet Zeki Okçuoğlu, Cemil Gündoğan ve Davut Kurun'u geçici yönetim kurulu üyeliklerine getirdiler. Örgüt, bir çok il ve ilçede faaliyet gösterirken, Yekbun (Birlik) isimli bir de yayın organı çıkardı. Ancak, 1977 yılında Çin Komünist Partisi tarafından ortaya atılan "Üç Dünya Teorisi"nin yankıları Kawa içinde de görüldü ve bu konuda yoğun tartışmalar başladı. Sonuçta örgüt Denge Kawa ve Red Kawa olarak iki ayrı gruba ayrıldı. Üç Dünya Teorisi'ni savunan Denge Kawa, fazlaca bir varlık gösteremeyerek 1979 yılı içerisinde dağılmaya yüz tuttu. 12 Eylül darbesi sonrasında Kawa'nm bir çok elemanı yakalanarak tutuklandı ve haklarında dava açıldı. 12 Eylül'den hemen sonra örgütün toparlanması amacıyla İstanbul'da yapılan toplantılar sonuç getirmeyince örgüt neredeyse tamamen dağılma eğilimi içerisine girdi. Ancak Avrupa'da bir konferansta bir araya gelebilen örgüt üyeleri Yekitiya Proletaryaye Kurdistan (Kürdistan Proletarya Birliği) adını aldıklarını açıkladılar.
ant yayınlarıKitabı okudu
Komal Yayınevi çevresinde bir süre faaliyetini sürdüren grup, ilk önce DDKO Savunması olmak üzere bir dizi kitap çıkarmaya başladı. Bundan amaç, bu yayınlarla bir çevre oluşturmak ve bu çevre üzerine de kurulacak örgütü bina etmekti. Bir yıl kadar Komal Yayınevi etrafında çalışan bu grup, 21 Mart 1976’da, Nevroz Bayramına denk düşen bir tarihte, Rızgari(Kurtuluş) dergisini çıkardı. Böylece, Rızgari örgütü de doğmuş oluyordu. Rızgari'nin kurucuları arasında ise Ruşen Arslan, Şerafettin Kaya, İbrahim Güçlü, Orhan Kotan, Mümtaz Kotan, Fikret Şahin, Mehmet Uzun, Hatice Yaşar, İkram Delen gibi isimler yer aldı.
ant yayınlarıKitabı okudu
Ankara ve İstanbul'da okuyan Kürt gençleri, kendi aralarında yaptıkları toplantılar sonucunda, Kürtlük bilinç ve şuurunun yaygınlaşmasını sağlayacak bir dernek kurulması yolunda görüş birliğine vardılar. Bu fikir alış verişlerinin sonucunda 1969 yılı Mayıs ayı sonlarına doğru Ankara'da Devrimci Doğu Kültür Ocakları adıyla yasal bir dernek kuruldu. Bu derneğin kurulmasında Mümtaz Kotan, Halim Dündar, Yümnü Budak, İsa Geçit isimli öğrenciler etkin bir rol oynuyorlardı. Ankara'da kurulan derneğin bir benzeri kısa bir süre sonra İstanbul'da da kuruldu. İsim ve tüzüğü aynı olan bu dernek, Ankara'dakinin bir şubesi olmak yerine ayrı bir dernek olarak kuruluşunu açıklıyordu.(*) İstanbul'daki derneğin kuruluşu ise Necmettin Büyükkaya(**), Hikmet Bozçalı, Mehmet Tüysüz ve Ahmet Karlı isimli öğrencilerin çabalarıyla gerçekleştiriliyordu. (*) Bu yola, derneğin genel merkezinin kapatılması halinde, bütün şubelerinin de kapatılmaması için başvuruluyor, aynı isim ve tüzüğe sahip ayrı ayrı dernekler kuruluyordu. (**) Necmettin Büyükkaya, 12 Eylül'den sonra tutuklanarak Diyarbakır Cezaevine konuldu, Büyükkaya, 18 Temmuz 1984'de Diyarbakır Cezaevi'nde dövülerek öldürüldü.
ant yayınlarıKitabı okudu
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.