Halikarnas Balıkçısı denize ve balıkçılara karşı beslediği derin sevgi ve şiir dolu üslubu ile Sait Faik'e benzer. Fakat aralarında farklar da vardır. Sait Faik, denizi daha ziyade karadan seyreder. Hatta denilebilir ki o bir kara adamıdır. Halikarnas Balıkçısı, hikayesindeki Deli Davut gibi, denize, mistik, veya mitik bir duygu ile bağlıdır. Sait Faik de hikayelerinde şiir duygusuna yer vermekle beraber, Halikarnas Balıkçısı gibi kelimelerle ve edebi sanatlarla pek oynamaz. Halikarnas Balıkçısı'nın hikayesi parıltılı, gözalıcı olmakla beraber, mübalağalı ve sığ, Sait Faik'in hikayesi gerçek hayata daha yakın, karmaşık ve derindir.
Hemen her edebi eserin içinde, gizli veya açık olarak bir ideoloji, bir dünya ve insan görüşü vardır. Sanat eserlerini bundan dolayı küçümsemek veya kötülemek doğru değildir. Böyle bir ölçü gerçek olsaydı, hepsi de ayrı bir dünya görüşünü ifade eden eski Mısır, eski Yunan, eski Roma, Budist, Hristiyan, İslam dinlerine ait binlerce sanat eserini değersiz saymamız icap ederdi. Dinler, dünya görüşleri, ideolojiler, sanatçılara, tabiat ve aşk gibi ilham verirler. Sanatçılar eserlerinde onları konu olarak ele alırlar ve işlerler. Sanatta önemli olan konu veya malzeme değil, yapı ve işleyiş tarzıdır.
Tanpınar için kadın, hayat ve kainat güzeldir ve gizli muammalarla doludur. Bundan dolayı masal, şiir ve efsane, onların güzellik, mana ve değerlerine daha uygun ifade vasıtalarıdır. Alelade bakış, bunların görülmesine engel olur.