Devşirmelerle Türk asıllar arasındaki çekişmelere Prof. Akdağ bazı açıklıklar getirmektedir. Akdağ'ın belirttiğine göre, daha ilk fetihlerden başlayarak Osmanlılar 'aristokrasiyi' Türk unsurunun dışında yaratmaya yönelmişlerdir. Fetret Devri'nde büyüyen çekişme, Fatih Sultan Mehmet zamanında kesin sonuca varmış ve hükümetteki başlıca mevkiler 'köle-gulam menşeli zümre' tarafından medreseli ve soylu Türk büyüklerinin elinden alınmıştır. Bu gelişme, devlet görevlerinin ulemadan askeriyeye geçmesi süreciyle birlikte gerçekleşmişe benzemektedir. Gene Prof. Akdağ'ın F. Braudel'e atfen belirttiğine göre, 1453'ten 1600'e kadarki 48 Vezir-i azamın yalnızca dördü Türk soyundan gelmiştir.
Ah o yirminci asır yok mu, o soylu yaratık, Ne kadar gözdesi varsa, gerçekten aşağılık.
Reklam
Galiba biz sonu gelmiş kavramlara sığındık bu kavgada. Dünyayı değiştirecektik, ama değiştirmeye çalıştığımız dünyanın ne denli değiştiğini kavrayamadık. Artık kimsenin kahramanlara aldırdığı yok. Kahramanların sonu geldi, soyları tükendi. Belkemiğine bir sopa ve işin bitik... Yoksa biz kavganın soylu bir kavga olduğunu düşünürken mi yanlış yaptık?
Sayfa 99
... Neden eskilerin övünülecek taraflarını yok sayıp yalnız, Kış uykusunda mı geçmişti ömrü atalarımızın? Hayır o soylu neslin, o şanlı evladın, Damarlarında zekâ ve yiğitlik akardı kan yerine; Yüreklerinde ölüm şevki vardı can yerine. ... Ne geçim kavgasını bilir ne de el emeğinden anlar. Ona işkence gelir, çalışmayı görse rüyada! Niçin yorulmalı zaten "ölümlü dünya”da? Vücut Allah'ın emaneti, doğru, hem de cennetliktir. ...
Günümüzde çevreye bakınca ne görüyoruz? Tanrı 'nın kendisinin yarattığı dünyada bozguna uğrayışının,açık yenilgisinin izlerini.Kullarının yarısı açlıktan ölüyor ;tok kulları, hayvan türlerinin üçte birini yok etti; en soylu eseri insanlar birbirlerini boğazlıyor...
Sayfa 73 - agorakitaplığı
Iki şey beni baştan çıkartır: Hz. Peygamber'in geceleyin gökyüzündeki yıldızlara bakıp, “Ey Allah'ım, hayretimi artır!" demesi ve yine gökyüzüne bakıp “Ey Allah'ım, bana eşyanın hakikatini göster!" demesi... Eşyanın hakikatine ulaşmak için kapı önünde bekletilen Batı taşralısının efendilerinin, bizleri de oyalayıp, hulkumuzu türlü sihirlerle tahakküm altına almasına boyun eğerek onların acziyetlerini taklit etmeye devam mı edeceğiz? Batı, tüm kurumsal değerleriyle birlikte, pembe ama kurtlu hâliyle ve beş yüzyıldır inşa ettiği, taptığı değişenler dünyasında değişmezleri heba edip, onu beşeri derekeye indirgeyerek, Nietzsche'nin deyimiyle “Tanrı'yı öldürerek yok etti. Ancak yok ettiği Tanrı'nın yerine, farklı şekilde yükselmeyi koydu. Aynı hastalığın daha hastalıklı hâline bizler de düçar ediliyoruz, hem de tüm hızıyla... Bugün Batı'nın kendi içinde inşa ettiği birçok tutarlı “yasa" kapılarından veya akıl temeli ahlaki düzenlerinden bizler yoksunuz. Ümit edilir ki her şeyin kenarında ve de ötesinde olan edebiyat, değişmez olan ahlakı, geçmişteki membalarımızdan devşirdiği türlü ilhamlarla ördüğü soylu eserlerle bizlere tekrar hatırlatsın... Edebiyat Yâ Hû!
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
174 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.