Eğer istiklal savaşımızın sarıklı mücahitleri, Bediüzzaman Saidi Nursi, Esat Erbili, Şeyh Said, Süleyman Hilmi Tunahan, İskilipli Atıf Hoca, Mehmet Akif Ersoy ile Necip Fazıl Kısakürek, Muhammed Zaid Koktu, Mahmud Sami Ramazanoğlu gibi gönül ve ruh doktorlarının, edep ve ahlak öğretmenlerinin şefkatli kucaklarına, baldan tatlı söz ve eserlerine evlatlarımız teslim edilselerdi, siyonizmin anarşiyi önlemek bahanesiyle yaptırdığı ihtilallere gerekçe kalmayacaktı, ana ve baba katili gençler yetişmeyecekti.
Tunahan, 16 Eylül 1959 Çarşamba günü 18.50'de Kısıklı'daki evinde vefat etmiştir. Müritleri, Tunahan'ın Fatih Sultan Mehmet Han'ın ahfadından olduğunu ileri sürerek Fatih Camli avlusundaki mezarlığa gömmek istemişlerse de, ileri sürülen iddia varid görülmediğinden, istek yetkili makamlarca reddedilmiş: Tunahan, Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilmiştir.
Sayfa 193 - Doruk Yayıncılık, 2. Baskı: Haziran 1997 | Süleymancılığın kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan
Reklam
"Evet, evet bunlar önemli değil! Said Nursi'ye, Süleyman Hilmi Tunahan'a, Abdülhakim Arvasi'ye, Gönenli Mehmet'e bakıyorum, her şeylerini İslâm'a vermişler, her biri tek başına çok büyük işler başarmış. Bunlar büyüklüğün sırrını İslâm'da bulmuşlar. Ya bunların talebeleri? Onların talebeleri ekseriyetle faziletli kimseler..."
Sayfa 55 - timaşKitabı okudu
İlim, fikir ve sanat cephelerini etkisi altına alan tahribat öylesine kapsayıcı ve sarsıcı idi ki, ayakta kalmak güçlü bir selin önünde durmaktan farksızdı. Buna rağmen sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olan alimler sessiz fakat derinden destansı bir hizmet yürüttüler. Mısır'a hicret etmek zorunda kalan Mustafa Sabri efendi ve Muhammed Zahid Kevseri kaleme aldıkları eserlerle modernist hareketin etkisini azalttı. İslam harfleriyle telif ettikleri eserleri, dünya müslümanları için ahir zaman müşkillerini çözme noktasında mizan oldu. Hilafet'in merkezinde kalanlar İslam harfleriyle eser telif etme yerine, adam yetiştirdi. Zira harf inkılabıyla tefsirat değişmiş, birkaç sene içerisinde İslam harfleri ile yazılan eserleri anlayıp okuyacak adam da kalmamıştı. Bu yüzden olunmayı bekleyen eserler yerine, mevcutları okuyacak bi kadro yetiştirmek daha mühimdi. Bu bağlamda Ali Haydar Efendi, Mahmud Efendi'yi; Ahmed ziyaüddin Gümüşhanevi adıyla anılan tekke, Mustafa Fevzi efendi, Hasbi efendi, Abdulaziz Bekkine, Mehmet Zahid kotku, Abdurrahman Beşikçi ve hacı Ferşat efendi gibi mürşitleri yetiştirdi. Kelamı tekkesinin adı ile bütünleştiği Esad Erbili'nin meclisinde de Mahmud Sami efendi hizmete hazırlandı. Süleyman Hilmi tunahan ve Bediuzzaman Said Nursi de binlerce talebe yetiştirdi. Allah’ın, kitabı'nı beşer eliyle koruyacağına dair vaadinin tecelli edeceği birileri çıkıp bu izmihlali dava etmeli; fikir, sanat ve hareket cephelerinde islam'ı temsil etmeliydi. Kaşgari dergahın da insanları irşad eden Abdülhakim Arvasi, Necip Fazıl gibi bir mütefekkiri böyle bi devirde yetiştirip İslam'ın emrine verdi.
Sayfa 22 - Hüküm kitapKitabı okudu
Altun silsile
33 – EBU’L FARUK (SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN) (K.S.) Tarih: 1888-1959 Süleyman Hilmi Silistrevî (Tunahan) Künyesi: EBU’L-FÂRUK Doğum Tarihi: 1888 Babasının Adı: Hocazâde Osman Efendi Annesinin Adı: Hatice Hâtun Dedesi: Ulemâ’dan Kaymak Hâfız adıyla ma’ruf bir zat olup soyu, Nesl-i Pâk-i Muhammedî’ye mensup (SEYYİD) olan İdris Bey’e dayanır. İdris Bey; Fatih Sultan Mehmet Han’ın Rasûl-i Zîşân Efendimiz’e (s.a.v.) aşırı sevgi ve saygısından dolayı;Yer yüzünde Evlâd-ı Rasûl’den kimler kalmıştır? diye yaptırdığı araştırma neticesinde, şeceresine hiç şâibe, şüphe karışmamış olduğunu tesbit ettirdiği, Türkistan’lı bir zât olup, Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul’a getirtilip, kız kardeşi ile evlendirilerek, TUNA havâlisinin mâlî işlerini takip etmek üzere “Tuna Hân’ı” olarak tayin edilmiş fazilet sâhibi bir seyyiddir. Süleyman Hilmi Silistrevî (Tunahan), Milâdî 1888 (Hicrî 1305) yılında, o zaman Devlet-i Âli Osmânî hudutları içinde yer alan Silistre’ye bağlı Hezergrad kasabasının Ferhatlar köyünde dünya’ya gelmiştir.
Çamlıca yayın eviKitabı okudu
Tüm Üstün Zekalılar Dernegi(TÜZDER) tarihi bir adım atarak kendisi de bir dahi Fatih Sultan Mehmet Han 'ın doğum günü olan 30 Mart'ı "Dahiler ve Üstün Zekalılar Günü " ilan etti.