İlksöz: Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
Birinci Dünya Savaşı bitmiş, savaştan yenik çıkan Osmanlı ordularını dağıtmış, askerlerini terhis etmiştir. Yedek subay Ahmet Celal, işgal altındaki İstanbul'da yaşayamayacağını anlar, eri Mehmet Ali'nin teklifi ile onun köyüne gelir. Savaşın yıkımından, İstanbul'un teslimiyetinden,
Efendimiz (s.a.s.) bir hadislerinde "Uzun kılmak niyetiyle namaza dururum, derken bir çocuk ağlaması işitir, annesine sıkıntı vermesin diye namazı kısa keserim!" buyurmuşlardır.
Bu kitap babam Dağıstanlı Mehmet Fâzıl paşanın, Kafkasya, Rusya, Türkiye'de, Irak ve çöllerinde uzun yıllar mücadeleyle geçen ve I. Cihan Harbinde şehâdeti ile sona eren feragat ve fedakârlık dolu hayatının hikâyesidir.
Fakat şimdi o hayatını darmadağın eden endişelerden, uzun can sıkıntılarından o kadar uzak, duygularının cazibesini o kadar esir, o kadar elinde olmadan boyun eğmişti ki bu etkiler devam edemiyordu.
Sayfa 128 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Kitapta o kadar kahredici şeyler okudum ki, yaşamış olanları düşünemiyorum bile. Her olay başlı başına trajedi lakin beni etkileyen, kalbimden bir şeylerin kopup gitmesine sebep olan o olay 'Güldünya Tören' hikayesi beni o kadar çok etkiledi ki okumamış veya bilmeyenler için paylaşacağım. Bu kitap okunmalı ve
Lise yıllarında Türkiye gazetesindeki “Gün Işığı” adlı köşesini takip ettiğim, ölümünü bildiren gazetenin o günkü sayfasını aldığımda gözyaşlarımı tutamadığım Ahmet Kabaklı Hoca’nın uzun yıllar sonra bir kitabını okudum.
Ölümünün ardından sahibi olduğu yayınevi tarafından yayımlanan “Bu Dünyadan Kimler Geçti” adlı kitabı, hocanın Tercüman