16 Ekim 2014 sabah saatlerindeyiz. Doğrudan konuya gireyim; bu bir intihar notu. Bu sabah yaşam defterimi kapatıyorum. Bana ayrılan sürenin sonuna geldik. Bir aksilik çıkmazsa yani. Gördüğünüz üzere alkollü veya uyuşturucu bir maddenin etkisi altında değilim. Gayet aklım başımda. Bu konuyu serbest irademle yeterince uzun süre değerlendirdiğimi
İki hafta sonra Mehmet Satsat'a telefon etti, Hilton'a düğüne beni çağıramadığı için çok özür diledi ve bana Zaim ile Sibel'in uzun zamandır birlikte olduklarını söyledi. Herkesin bildiği bu şeyi benim de bildiğimi sanıyormuş.
Sayfa 466 - 1. BASKI, İstanbul, Eylül 2008Kitabı okuyor
Bir gün Gavs-ı Bilvânisî hazretleri devrinde bazı sofiler Kozluk'tan çıkıp Baykan'a gideceklerdi. Yol üstünde malum Veysel Karanî hazretlerinin kabri vardır. Oradan Bitlis'e doğru dönüp Kasrik'e ulaşacaklardı. Yaklaşık 80-100 kilometrelik bir mesafe vardı.
Sofiler yola çıktılar; ancak uzun bir süre vasıta beklemek zorunda kaldılar. O zamanda vasıta çok nadir geçerdi. Vasıta beklerken, aralarında bulunan bazı sofi kardeşlerimiz sâdât-ı kirâmın sohbetini yapmaya başladılar. Daha sohbet bitmemişti ki, bir kamyon çıkageldi. Bitlis'e giden bu kamyona bindiler. Kasrik'e ulaştılar. Gavs hazretlerinin dergâhına vardılar.
Gavs-ı Bilvânisî hazretleri onlara şöyle sohbet etti:
Bir cemaat buraya geliyordu. Bulundukları yerden çıktılar. Vasıta beklediler. Beklerken de sâdâttan bahsettiler, sohbet ettiler. Bir kamyon geldi. Onlar da bindiler ve geldiler.
Ancak onlar görmüyorlardı; eğer orada sâdât-ı kirâmın olduğunu görmüş olsalardi, arı kovanındaki arıların çiçeklere koşuştuğu gibi etrafa dağıldıklarını bir görselerdi, kamyona binmez, günlerce sohbet ederlerdi!
Sabahleyin Ali'nin bir semaver, bir de fabrikanın önünde bekleyen salep güğümü hoşuna giderdi. Sonra sesler. Halıcıoğlu'ndaki askeri mektebin borazanı, fabrikanın uzun ve bütün Haliç'i çınlatan düdüğü, onda arzular uyandırır; arzular söndürürdü. Demek ki, Ali'miz biraz şairce idi. Büyük değirmende bir elektrik amelesi için hassasiyet, Haliç'e büyük transatlantikler sokmaya benzerse de, biz, Ali, Mehmet, Hasan, biraz böyleyizdir. Hepimizin gönlünde bir aslan yatar.
halbuki mesele hayata anlam katmak. iş ya da akademik başarı uzun vadeli ve tatminkar anlamlar katmıyor insanların hayatına. bunların yanında artı bir şey yapmak gerekiyor.
Mehmet Rauf un aşk ve seks merakı onu son yıllarda çok mutsuz etmişti. 1910'da yayınladığı Bir Zambak Hikâyesi adlı uzun öykü pornografik olarak nitelendirildi. Rauf bu yüzden askeri mahkemede yargılandı ve görevinden atıldı
Osmanlı İmparatorluğu uzun yıllar "Avrupa'nın Hasta Adamı" adıyla anılmıştı. 19. yüzyılda Avrupa (Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Romanya) ve Arap coğrafyasındaki (Cezayir ve Tunus Fransızlara, Mısır İngilizlere) topraklarının büyük bölümünü kaybetmişti.
1908 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu eski Osmanlı toprakları olan
Okurken çok keyif aldım ayrıca biraz ürperdiğimi de söyleyebilirim . Güzel bir hikayesi var kitabın . Sürükleyici bir kitap. Aslında biraz uzun olsaydı daha iyi olurdu .
Kan SahibiMehmet Berk Yaltırık · İthaki Yayınları · 2022209 okunma