Şimdi uzun, upuzun
Bir şiir yazalım seninle
Ama bir nokta koyalım artık
Bu uçurumlar serüvenine
Elimizde sıcacık bir somun
Eve doğru yürüyelim uygunadım
Geceler nasıl bu kadar uzun sürebilir
Yastıklara gözyaşıyla bir dünya çizerim
Alnımı duvara yaslayıp oturduğum da olur
Işığı yakmaya korkarım, dikkat çekmemek için.
Sözün bütün kanatlarını kırdım. Ey dünya, çok yorgunum. İnsanlar bakıyorlar bana, gözlerinin izi kalıyor yüzümde. Yalnızlığın son burcunu da ekledim içimdeki kaleye. Sessizce uzaklaşıyorum, kimsesiz bir gölge olarak duvar diplerinde yaşamın.
Gün akşama kavuşur
Dünyadan el ayak çekilir
Bütün görüntülerimi yitiririm birden.
Aynalara baka baka
Unuturum yüzümü.
Her şiirde biraz daha
Koparım sözcüklerden.
Gün akşama kavuşur
Kapılar sürgülenir
Evler mezar taşıdır artık
Sokaklar teneşir...
Ey yankısız ses!
Ey devinimsiz tufan!
Ölüm nedir?
Ben mi yanıldım,
Yoksa dünya mı bilmem?
Bir yerlerde tökezledim
Ama düştüm diyemem.
Yağmur boğulmaktan söz eder şimdi bana
Güneş çekip gitmekten.
Beni kurtarmak için
Pamuk iplikleri uzanır
Uçurumlarıma...