Mehmet Ekinci

***         İşte bu şekilde başlamıştı insan olmak gayesinin ne demek olduğunu anlama çabası ve kendisini yollara ve yolların sert kollarına bırakması. En nihayetinde bu zorlu şartlar, yüzleşmiş olduğu tüm benliklerinin onu sıkıştırması onu insan kılmıştı. Kim bilir belki yarın yataktan uyanacak ve başka bir şey olma arzusu içini kemirmeye başlayacak, onu yiyip bitirecektir. *** İNSAN, TANRI YA DA ŞEYTAN (2023)
Reklam
Gerekli olan yerine geldiği zaman sigaradan ayrı bir haz alıyor insan. “işte şimdi anladın seni boğmaktan çok dirilttiğimi. Boğarak hayat bahşettiğimi biliyorsun artık ve daha fazlasını da isteyeceksin.” Diyorum adama. Başıyla onaylıyor beni. Onaylamalı da… bu yeryüzündeki her şeyden daha gerekli olan bir şey, saatin yediyi, sekizi hatta duraksamaksızın onu vurmasından bile… oturduğu sandalyeden doğrulup dizlerimin dibinde bitiyor, şekillenmeye başlayan Aziz Pavlus kılıklı adam. Eğilip eteklerimi öpmeye başlıyor o andan itibaren bir havariye dönüşen yabancı. Kutsuyorum onu, benim o, bana ait bundan sonra. Canım sıkılınca boğmalıyım onu, boğmalı sonra da daha çok bağlansın diye diriltmeliyim. İsa’nın tüm havarilerine karşın benim tek bir havarim. Tek bir ışık huzmesi olsa İsa bile bana bunları gösteremez ve yapmamı sağlayamazdı, bereket versin zifiri karanlıktı ve ben de tüm bunları yapabiliyorum. Kendi havarimi boğarak yarattığıma göre artık günü ağartacak yeni şeyler yapmak gerek. Birkaç parça cadı yokluyor elim. Ama onları ciyaklatmak gelmiyor içimden, gerisingeri kapatıp rafa koyuyorum onları. Odayı baştan aşağı süzüyorum, artık odamın bir aşağısı ve bir yukarısı var ve bu beni ziyadesiyle gark ediyor mutluluğa. Bir aşağısını bir yukarısını odamın süzülerek bir kuğu gibi arşınlıyor ayaklarım." İnsan, Tanrı Ya Da Şeytan adlı kitabımdan.
    Yürüdü çorak arazide, yürüdü ufku olmayan belirsizliğe ve hiçliğe, yürüdü aydınlatmaktan usanmış güneşin soluk ışınları altında, ayın karanlık yüzünün loş ışığı altında, yürüdü bir ağacın gölgesinde… dirildi bir ağaç, bir diğeri uzattı kollarını göğe ve deldi. Göğü delecek kadar yükselen ağaçtı hiçliğin habercisi, kişneyen gergedan, miyavlayan tavşan, elli üçlük ahmaktı hiçlik. Henüz yeni basılmış olan İnsan, Tanrı Ya Da Şeytan adlı eserimden.

Reader Follow Recommendations

See All
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
250 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Varoluşçuluk
Saat dört elli dokuzdan sonra beşi vurmalı, ama vurmaz beşi ve dört elli beşi gösterir. Bu böyledir, zaman tutmuştur Ses'i ve onu mahkûm eder, en kötüsü de bunun farkında olmasıdır. Biri şey demişti: "zaman düz bir çemberdir, yaptığımız ya da yapacağımız her şeyi tekrar tekrar yapacağız" benim karakterim de bu diz çembere sıkışmış biridir, bir farkla; sıkışmış olduğunu bilmek ve bir şey yapamamak. Kitabı yazarken kimin ne anladığı konusunda pek bir düşüncem yoktu, ama kitabı yazdıktan sonra insanların asıl vermek istediğimi aldıklarını görmek... işte bunu tarif etmeye yetecek kelimelerim yok hazırda, kelimeleri dökmek için aralıdığım dudaklarımı gerisingeri kapamak zorunda kalıyorum. Mutlu bir gelecek bekliyor olsun bizi, tahayyül ettiğimizden öte bir Biz karşılasın bizi.
Sanrılar ve Sancılar
Sanrılar ve SancılarMehmet Ekinci · Flora Yayınları · 202112 okunma
Karakterin yaratıcısını araması...
Mehmet Ekinci

Mehmet Ekinci

@mehmetekincii
·
01 April 2023 18:32
Varoluşçuluk
Saat dört elli dokuzdan sonra beşi vurmalı, ama vurmaz beşi ve dört elli beşi gösterir. Bu böyledir, zaman tutmuştur Ses'i ve onu mahkûm eder, en kötüsü de bunun farkında olmasıdır. Biri şey demişti: "zaman düz bir çemberdir, yaptığımız ya da yapacağımız her şeyi tekrar tekrar yapacağız" benim karakterim de bu diz çembere sıkışmış biridir, bir farkla; sıkışmış olduğunu bilmek ve bir şey yapamamak. Kitabı yazarken kimin ne anladığı konusunda pek bir düşüncem yoktu, ama kitabı yazdıktan sonra insanların asıl vermek istediğimi aldıklarını görmek... işte bunu tarif etmeye yetecek kelimelerim yok hazırda, kelimeleri dökmek için aralıdığım dudaklarımı gerisingeri kapamak zorunda kalıyorum. Mutlu bir gelecek bekliyor olsun bizi, tahayyül ettiğimizden öte bir Biz karşılasın bizi.
Reklam
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
246 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Yazıyor, yazıyor ve sadece yazıyorum. Elimden başka ne gelir bilmem, adımın popüler kültür karşısında ezilip kalması beni yalnızca yazdıktan sonra beklemeye itiyor. Belki de ismim karşılığını tıpkı onca yazar gibi öldükten sonra alır, bilemiyorum. Artık şarlatanlara saydıracak gücü de bulamıyorum kendimde, yalnızca bekliyorum. Kitaba gelecek olursak, bugün, dün ve yarın belki de hepsini aynı anda yaşıyoruzdur; belki de bu yazıyı binlerce defadır aynı şekilde yazıyorumdur da ben farkında değilim yalnızca. Şöyle bir yazısını okumuştum bir filozofun "zaman düz bir çemberdir, bu yüzden yaptığımız ya da yapacağımız her şeyi tekrar tekrar yapacağız" sanırım değinmek istediğim devinim bundan ibaret. Mesude'ye gelecek olursak: iki kardeş ailenin arasındaki düşmanlığı ve akan kanı durdurmak için yeni doğan kız çocuğuna Mesude adı verilir. Zamanla aileler arasındaki düşmanlık bitmeye başlar, düşmanlık bittikçe kişilerin kendi içindeki savaş boy gösterir. Sanırım kitap için yazacaklarım bundan ibaret. Mutlu olmanızı değil, her daim mutluluğu kovalamanızı diliyorum
Mesude
MesudeMehmet Ekinci · Ritim Sanat Yayınları · 20215 okunma
Bir trajedi...
Mehmet Ekinci

Mehmet Ekinci

@mehmetekincii
·
14 October 2021 22:45
Yazıyor, yazıyor ve sadece yazıyorum. Elimden başka ne gelir bilmem, adımın popüler kültür karşısında ezilip kalması beni yalnızca yazdıktan sonra beklemeye itiyor. Belki de ismim karşılığını tıpkı onca yazar gibi öldükten sonra alır, bilemiyorum. Artık şarlatanlara saydıracak gücü de bulamıyorum kendimde, yalnızca bekliyorum. Kitaba gelecek olursak, bugün, dün ve yarın belki de hepsini aynı anda yaşıyoruzdur; belki de bu yazıyı binlerce defadır aynı şekilde yazıyorumdur da ben farkında değilim yalnızca. Şöyle bir yazısını okumuştum bir filozofun "zaman düz bir çemberdir, bu yüzden yaptığımız ya da yapacağımız her şeyi tekrar tekrar yapacağız" sanırım değinmek istediğim devinim bundan ibaret. Mesude'ye gelecek olursak: iki kardeş ailenin arasındaki düşmanlığı ve akan kanı durdurmak için yeni doğan kız çocuğuna Mesude adı verilir. Zamanla aileler arasındaki düşmanlık bitmeye başlar, düşmanlık bittikçe kişilerin kendi içindeki savaş boy gösterir. Sanırım kitap için yazacaklarım bundan ibaret. Mutlu olmanızı değil, her daim mutluluğu kovalamanızı diliyorum
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
126 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Hayatı boyunca ezilmiş bir insan eline gücü geçirdiği zaman ne olur? Muhtemelen sefalet döneminde çekmiş olduğu acıların doğurduğu güzel düşlere yönelmesini beklemek en doğal düşünce olur. Eddie, hayatı boyunca ırkçılığa maruz kalan siyahi Eddie, eline o gücü gerçek hayatında çekmiş olduğu acılar sayesinde kafasında kurmuş olduğu dünya ile ulaşır. O ütopik dünyayı, her şeyin güzel olabileceğini kendisine kanıtlamak için kuruyor, ama sefalet ve acılarla dolu yaşamı onu güzel düşlere itmek yerine yine sefalet döneminde yaşadığı acıların içine doldurduğu nefrete yenik düşüp, tanrısal bir güce erişip, her şeyin güzel olabileceğini düşündüğü dünyayı acılara boğarak günden güne biraz daha öldürmeye başlar kendisini. "Yeryüzünde siyahiler tamamı il yok olunca, beyazlar kendi aralarındaki siyahileri bulmaya başlar." "Zaman yeryüzündeki en büyük azılı katildir" Mehmet Ekinci Eddie'nin Güneşi
Eddie'nin Güneşi
Eddie'nin GüneşiMehmet Ekinci · Luna Yayınları · 201912 okunma
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
Ben otuzlarıma merdiven dayamış bir insanım ve önümde yaşamam gereken yıllar varken, neden gün batımıyla bana kendini hıçkırıklarınla hatırlatıyorsun?
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
Bir an yaşıyormuşçasına parmaklarını gezindirdi havadaki boşlukta ve sessizliğin tüm hatlarına dokundu.
Reklam
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
Peki ama kendisine bu acıları neden reva görüyordu, kendisini yazan? Ne amaçlıyor olabilirdi, kendi acıları mıydı yoksa? Tüm bu acıları kendisine bir ün kazandırsın diye mi döküyordu kâğıda? Ne kadar sorgularsa sorgulasın bir sonuca varamayacağını anlıyordu artık ve de daha fazla derine battığını. Nasıl olur da Ses’i tüm çıplaklığı ile gördüğüne şaştı, oysa Ses yalnızca bir sanrıydı, tıpkı Akaki, tıpkı Rodya ve tıpkı tüm diğerleri gibi…
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
Tek bir gün duymamış olsalardı eğer, yine de öğretmeye çalışırlar mıydı bize kuşların ne denli güzel şakıdıklarını? Neden herkes duyuyor, neden herkes sağır değil! Müzik nasıl bir şey? Denizin dalgaları kıyıya vurunca nasıl bir ses çıkar ortaya? Köpek nasıl havlar, kuş nasıl şakırdar? Sessizlik… ah sessizliğin kulakları sağır eden sesini bilmiş olsalardı yine de öğretirler miydi bizlere tüm bunları?”
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
... hayaletler acı çekmezler, mutlu da olmazlar hayaletler; yaptıkları tek boktan geçerli şey gün batımına içerlemek. Battı işte ve ben bundan sonra hayalet olmak istemiyorum.
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığı esnada, güneşin saatler önce battığını, şehrin karanlığa gömüldüğünü, sokağın sessizliğe büründüğünü fark etti. Saatin kaç olabileceğini düşünse de algılayamadı. İçinde bulunduğu durum, onu epey hafife alıyor, dalga geçiyor gibi, sürekli değişiyordu; oysa henüz birkaç dakika önce güneş kavurmuyor muydu ortalığı? İçeri, odasına doğru ağır adımlarla yürümeye başladı, uyumak istiyordu. Rahat bir uyku uyumak istediğinden, odasının kapısından içeri girmek üzereyken tüm düşünceleri kapıda bıraktı. Belki uyuduk- tan sonra bir daha uyanamayacak, çekmiş olduğu bunca acı da sona erecekti. Tanrı biliyor ya, istediği tek şey buydu ve kapıya bıraktığı düşüncelerin yerine bu istekle yatağına uzandı.
Mehmet Ekinci tekrar paylaştı.
Tüm bu unuttuğu şeyleri unuttuğunu biliyor, neyi unuttuğunu bilmiyordu; onu silik adam yapan şey de buydu, her şeyi bilmesine karşın, bildiği şeyin ne olduğunu bilmemesi...
709 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.