Mehmet Murat

Mehmet Murat
@mehmetmurat_org
1991 A.Ü. S.B.F., 2002 University of Pittsburgh (ABD). 1991-... özel sektör ve kamuda kariyer. 2007-2010 Brüksel'de Ekonomi Başmüşaviri. Sevgi ve Empati Karakteri (Karakter Kaderdir 1. Kitap) yazarı. Güncel yazıları: mehmetmurat.org
Sevgi ve Empati Karakteri kitabının yazarı
Yüksek Lisans, Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler, University of Pittsburgh, ABD
Ankara
59 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Birinci Kare (Kelebeğin uçuşu, bahara rağmen hayatının baharında ağa düşüşü beyanında...) Bu ne hava, bu ne güneş, bu ne mevsim... Tatlı mı tatlı, ılık mı ılık bir rüzgâr esiyor ağaçların arasından. Ağaçlar meyve ağaçları. Zerdaliler, elmalar, erikler... Bütün tabiat yeşil sabahlığını giymiş işte. Sabahın ilk ışıldan erik ağaçlarının beyaz çiçekleri arasından süzülüp arık kenarındaki küçük papatyaların üzerindeki çiye düşüyor. Koskoca güneş, küçücük çiy tanesinin aynasında makyajını tazeliyor, üstüne başına çeki düzen verip güne merhaba diyor. Papatyanın yanında bir başka papatya var, yanında bir başka papatya... Papatya kümeleri arık boyu uzayıp gidiyor. Arığın suyunda yakamozlanan güneşi selamlıyor, güne merhaba diyorlar. Rüzgâr, bazı erik çiçeklerini hafif hafif okşamaya devam ediyor. Tatlı okşamalarıyla bazı yaprakları kandırıyor, alıp götürüyor. Yapraklar nazlı nazlı uçuşup ilerde yere düşüyorlar. Bazıları arığın suyuna düşüyor, geçen anlar gibi akıp gidiyor. Her nasılsa içinde bulundukları zamanı da baharın yeşil sabahlığını dalgalandırarak götürüşü gibi arkalarından sürükleyip, aynı suda iki defa yıkanmayı başarıyorlar. Bazıları arığın kenarına düşüp, papatyalara karışıyorlar sonra... Hey Allah’ım, bu papatyalar, bu erik çiçeklerinden mi yaratılır? Kumaşları ne kadar da benziyor birbirine...
Sayfa 25 - KDYKitabı okudu
Reklam
Herkes bir şeyler alıp satıyor, iğne atsan yere düşmeyecek. Ama bu pazarda alınan satılan mallar, bildiğimiz pazarların mallarına benzemiyordu. Biri yıllarını verip pişmanlık alıyordu, biri sevgi verip nefret alıyordu. Bir başkası niyet verip sevap alırken, öteki biri gamsızlık satıyor, ıstırap soruyordu.   Bir genç kız, etrafına ilgiyle bakarak ilerliyor, yanına geldiği tezgâhların önünde bir müddet oyalanıyor sonra yine yürüyordu. … Bir çiçekçi tezgâhının önünde durdu. Tezgâhtar delikanlıya küçük küçük pembe çiçeklerle dolu, bununla beraber üzerinde sık ve sarmal dikenler bulunan bir dalı gösterdi ve sordu: “Bu çiçeğin adı ne?”
Sayfa 37 - KDYKitabı okudu
“Evet, var. Hem de merhametli olduğunu söylüyor,” dedim. Yine kardeşinin ölümünü düşündüğünü biliyordum. Gencecik çocuk ölmüştü ve kendisi gibi "Allah var” diyemeden ölmüştü işte. “Bu işler, öyle matematik problemi gibi değil bence. Şu kadar ibadet şu kadar puan, şu kadar günah şu kadar eksi puan, topla, çıkar, özel gürler, kampanyalar olursa çarp, böl ve sonucu çıkar şeklinde mi çalışır sence Allah’ın hesap makinesi?” İşi karikatürize edişime güldü. Devam ettim. “Ben bu işlerin büyük sürprizlerle dolu olduğunu, oraya varınca bizi şaşırtacak çok şeylerle karşılaşacağımızı düşünüyorum,” dedim. “Evet” dedi, “bir sürpriz olması... Benim de umudum bu.” “Bildiğim tek şey onun merhametli ve adil olduğu. Merak etme, herkes hak ettiğini alacak. Merhamete layık olanlar da kim olursa olsun bizim yaftalarımızla cehenneme yuvarlanmayacak.” Bu sefer cidden güldü. “Tabi ya” dedi, “biz kim oluyoruz da insanların kıçına kafamıza göre barkot vuruyoruz!”
Sayfa 97 - KDYKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onlar da dikkatle ve saygıyla dinlerlerdi. Aslında söyledikleriyle, anlatılan sözü değil anlatanı anlamaya çalışıyorlardı sanırım çoğu zaman ve başarılı da oluyorlardı. Hani bir parmak ayı gösteriyorsa, aya bak, parmağa değil, derler ya. Onlar tersine parmağa bakıyorlardı. Ay hakkında zaten bir fikirleri vardı da onlar asıl bu parmağın ayı nasıl gösterdiğini öğrenmek istiyorlardı. … Zaten Sovyet tecrübesi sayısız halkın bir arada yaşama tecrübesi olarak bu konuda epey şey öğretmişti onlara. Halkın kötüsü yoktur, kötü insanlar vardır, sözü çok tekrarlanan bir sözdü.
Sayfa 83 - KDYKitabı okudu
Sonra biri üfledi de sanki muhalif bir yerlerden, bir berbat yelle havalandı, heva heves rüzgarıyla şişen benim konuştu, ben konuştum, kendi adıma; emeller, hevesler, hayaller adına; gündüz görülen kerahet düşleri adına konuştum. Ona paslanmış da olsa ölmemiş, çamura düşmekle değerinden bir şey yitirmemiş vicdanım adına kalbim karşılık verdi...
Sayfa 76 - KDYKitabı okudu
Reklam
Reklam
94 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.