80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Frida Kahlo Calderon, Meksikalı ressamdır. Bir yirminci yüzyıl popüler kültür ikonu hâline gelen ressam, resimlerinin yanı sıra inişli çıkışlı özel yaşamı ile tanınır. Sanatı sürrealist olarak tanımlanmışsa da kendisi bu tanımı reddetmiştir. Ressam Diego Rivera'nın eşidir.
Hissettiğin Kadar Yalnızsın
Hissettiğin Kadar YalnızsınFrida Kahlo · Zeplin Kitap · 2019949 okunma
350 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Alelade taklitleriyle karıştırmayınız! Görmeye geleni Tanrı korusun! Gelmeyeni Tanrı affetsin! Hassas olanlar ve yaşı tutmayanlar giremez. (Sayfa 8:) Başlarken Olan biteni görme ve onun üzerine düşünme, aduma keyıfli, üzerinde düşünülesi bır kıtap karsılıyor okuru..
Eduardo Galeano
Eduardo Galeano
insan onurunun, erdemliliğin, adalet duygusunun ve toplumsal belleğin yağma, talan, çıkar ilişkileri ve emperyal politikalarla alaşağı edildiği günümüzün "tepetaklak" dünyasında ayakta durmamız için kılavuzluk etmeyi sürdürüyor. Yeni dünyayı saran belleksizleşme sendromuna keskin kalemiyle savaş açan Galeano, Meksikalı gravür ustası José Guadalupe Posada'nın kışkırtıcı tasvirleriyle zenginleşen Tepetaklak Tersine Dünya Okulu
Tepetaklak
Tepetaklak
'nda adaletsizliğin, ırkçılığın ve cinsiyetçiliğin temel ilkelerini; dünyamızı tahrip edenlerin dokunulmazlık kalkanını; iletişimsizliğin ve tüketimin yayılma stratejilerini; suçlu yaratma ve kitleleri köleleştirme sanatını yine benzersiz üslubuyla ele alıyor.  Okurunu ise çığırından çıkmış dünyayı eski haline döndürebilme umuduyla keyifli bir suça, unutturulmaya çalışılan tarihsel olayları ifşaya ortak ediyor
Tepetaklak
Tepetaklak
#iyi #okumalar
Tepetaklak
TepetaklakEduardo Galeano · Sel Yayınevi · 2018542 okunma
Reklam
Meksikalı Aydınlar
Ama hangi İspanya? Çünkü gerçekte iki İspanya vardır: Dış dünyaya kapalı yaşayan İspanya ve yaşamın özgür havasını içine çekmek için tutsak hücresinden dışarı fırlamaya can atan öteki İspanya!
Sayfa 183
"Artık hiçbir şey yapmayacağım. Yalnızca oturacağım, yine oturacağım, dinleneceğim, yine dinleneceğim, daha sonra biraz daha fazla dinleneceğim."
Sayfa 76
Korkudan dili tutulmuş kadını, sunağın merdivenlerinin tepesine, Pasadena Patriği'nin uzun bir kasap bıçağını bileyerek beklediği yere götürür. Tıknaz Meksikalı anne ağzı açık, korkudan donmuş gözlerle ona bakmaktadır. Sonra Papaz Adaylarından biri çocuğu onun kollarından alır ve Patriğe doğru uzatır.
Sayfa 95 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
" İşime gitmek üzere uyandım. Tanrım; Başarılı kıl beni. yüzümü kara çıkarma. Bu gece ölmek yazılıysa anlımda Tanrım, işimi başarmama, bitirmeme izin ver. Amin"
Reklam
İyilik yaparken ayrım gözetmek ahlâksızlıktır...
Sayfa 119Kitabı okudu
Öbür bütün insanlar gibi Johnny de kendini ölçüt sayarak tüm evreni bu ölçüye göre değerlendirirdi.
Sevdiğim şeyleri seven kimseyi tanımıyordum. Bazen o kadar yalnız ve umutsuz hissediyordum ki ne yapacağımı bilmiyordum. Genelde duygularımı içime atar ve ağlamak için annemle babamın uyumasını beklerdim; acınası halde bu olduğumun farkındaydım.
Sayfa 101Kitabı okudu
Frida Kahlo ve Diego Rivera Frida ve ünlü Meksikalı muralist Diego Rivera ilk kez 1922’de lisede bir proje üzerinde çalışmaya gittiğinde tanıştılar. Frida, Rivera’nın okulun konferans salonunda “The Creation” adlı bir duvar resmi yapış süreci boyunca Diego’yu sık sık ziyaret etti. Rivera’dan hem sanatsal ve hem de duygusal anlamda oldukça
Reklam
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Günaydın! Elveda Jack London. Paranın hem ne kadar güzel hem de ne kadar iğrenç bir obje olduğunu kanıtlar nitelikte bir kitap değil de nedir bu eser. Yine baş konumuz ‘Altın’ ve buna olan düşkünlük. Bir insanın bu konuda epey şanslı olması, zengin olması, iş kurması ve yücelmesi ama akabinde pek çok zengin gibi adeta bir
Yanan Gün
Yanan GünJack London · Yordam Edebiyat · 2019461 okunma
Bu öyküyü çok seviyorum; Meksika, gecikmiş burjuva demokrat devrimler kuşağında 1910-1911 yıllarında safdil bir demokrat olan Franscisco Madero'yu başkanlık mevkiine oturtabildi. Halk, Madero'yu çok seviyordu ve Madero bütün geçit törenlerine karısıyla katılıyordu. "Viva Madero Viva Demokrasiya" sözleri hep çağrılıyordu; halktan iki Meksikalı da "Viva Madero Viva Demokrasiya" diye boğazını yırtarcasına bağırıyordu. Sonra birisi diğerine sormak gereğini duydu; Amigo, Madero'yu biliyorum, ama demokrasiya hangisidir? "Arkadaşı Meksikalı, "Amigo" dedi, "yanında, görmüyor musun, demokrasiya, başkanın yanında yürüyen karısının adıdır" diye arkadaşının merakını gidermeyi başardı.
Sayfa 208Kitabı okudu
8orlerde feminizm üzerinde oportünist bir şekilde hak iddia eden kadınların sayısı arttı. Bu kadınlar, cinsiyetçiliklerinden sıyrılmalarına olanak verecek bir feminist bilinç yükseltme deneyiminden geçmemişlerdi. Dolayısıyla, diğer kadınlarla kurdukları ilişkiler “güçlü olan zayıf olana hükmetmelidir" biçimindeki ataerkil görüşten etkilendi; Kadınlar, özellikle de bu sürecin öncesinde toplumsal imtiyazlarım yitirmiş olan imtiyazlı beyaz kadınlar, kendi içlerindeki cinsiyetçi!ikten feragat etmeksizin sınıfsal iktidar kazanmaya başladılar; bu yüzden kadınlar arasındaki ayrımlar keskinleşti. Renkli kadınlar’ toplumun bünyesindeki ırkçılığı topyekûn eleştirip ırkçılığın feminist teori ve pratiği nasıl şekillendirdiğine dikkat çekmeye çalışırken, pek çok beyaz kadın buna kulak tıkaya rak, zihinlerini ve vicdanlarını kapayarak "kız kardeşlik” tasavvuruna sırt çevirdi. Kadınlar arasındaki sınıfçılık söz konusu olduğunda da benzer bir durum ortaya çıktı. (* İng. women o$ color. Metin içinde renkli kadınlar olarak kullanılan bu terimle beyaz olmayan ve batılı sınıf elitizminin dışında kalan veya kalmayı tercih eden kadınlar kastedilmektedir. 70’li yıllarda kullanılmaya başlanan renkli kadınlar terimi, ABD özelinde Afrika! z-Ameri kal t kadınlar ve Chicana'lar (Meksikalı kadınlar) için kullanılır ve siyah, Latin, doğulu, Asyalı vs. kadınların deneyimi ile egemen, sınıfsal imtiyaza sahip, batılı, beyaz kadınların deneyimi arasındaki farkı vurgular. -y.h.n.)
bgst yayınları
O gözleriyle bana da baktı, sevgi yoktu.
Can yayınlarıKitabı okudu
Resim